Sayfalar

26 Şubat 2011 Cumartesi

daha iyi

sana ben olmayınca daha iyi olacağını söylediler
daha iyi olur dedin
daha iyi sadece ben olduğumda olurdu
belki de doğruydu
ben olmayınca daha iyi olacaktın
daha iyisin

ısmarlama aşklar

kan salgılıyordu,
konusmuyordum,
dilim inzivadaydı.
-
kanı vardı
ağlıyordu
üzgündü
-
kalktım
süründüm
tükürüm
-
2ünite kan lavaboda dans ediyordu
kalbime gitmek istemiyormuşcasına
kopardım dilimi
-
gözyaşı geldi dayandım
kanlar süzülmüştü
kanlar gitmişti,etler vardı
mekan etlere kalmıştı

çok pis kokuyordu

çok pis kokuyordu
milyarlarca insanın pisliği
boku, çişi, kulak pisliği, dölü
suda yüzüyordular;
boklar üstte-gayet havalı-
boru boyunca,
sukunet içinde. sessiz,içten
3metre yukarıdaki insanlardan daha derbeder ve üzgün
üstte yüzen bokların sahiplerinden daha gururlu-
daha şefkatli

soğuk su

metreküplerce nefesi aldıktan
sonra;
aynaya ilk kez bakıyorum.
harflerimi unutuyorum
dolabı açıyorum ve ortadaki raf
elimi atıyorum pis pis bana bakıyor zat
tüm elektronlar cildimdeki protonlara;
tecavüze yelteniyor.
atom çarpışması geçiyor aklımdan.
nefesimi tutuyorum.
metreküplerce;
bırakıyorum,ayna buğulanıyor
boğazıma sıra geldiğinde
ölümü kokluyorum,yüne yaklaştım;sanki
kırmızıda karşıdan karşıya geçiyorum
sınırdayım, sağa veya sola doğru
bir hamle
herşey biter
ve perdeler kapanır
toz içinde

perşembe akşamları hep böyledir zaten

mavi,yeşil,kırmızı kanser poşetler.
ezik domatesler,patlak elmalar.
süpürge ve kürek.
ve turuncu elbiseliler.

mahalledeki tüm canlıların pisliği

toplanır,temizlenir. bir gecede;
sabaha dek.
ben,camdan, ezik sebze kokan asfalta,
bakarken;
ölümcül gözlerle..

20 Şubat 2011 Pazar

biraya devam ettim.

sınıfın en köşesinde oturuyorum
sessiz,bütün,karanlık ve siklemezim


pencereden mide bulandırıcı bir güneş ışını yüzüme vurmakta
"hassiktir" diyorum "şu amına koduğumun perdesini çekin,bu güneş ışınları yüzümü yaracak yoksa!"
"terbiyeli ol,babanın uşağı yok" diyor ön sırada oturan şişko kız
"tamam" diyorum "kes şu zırvalığı da çek şu lanet olası perdeyi"
"çekmiyorum" diye cevaplıyor şişko kız,
"ALLAH KAHRETSİN SENİ,DURAMAM BURADA FAHA FAZLA!" diye bağırıyorum
"ne halin varsa gör,dağdan inme öküz" diyor,ve sınıftaki herkes gülüşüyor..
"ne oldu?" diye bağırıyorum sınıfa "çok mu komik?" , "dağdan inme bi hayvanım ben,ne olmuş yani?,benim suçum değil gökdelenlerin dikilmesi,spor salonlarının yapılması,savaşların çıkması,ucuz aşkların varolması,terörün hala bir varoluşluk olarak bilinmesi,bütün insanların kira ödemeleri,bazı çöpçülerin götlerinde donu bile olmaması.."
büyük bir şaşkınlık içinde susuyorlar,bütün gözler hızlı bakışmalarla yer değiştiriyor,bir göz diğerine 2 saniyeden fazla bakmıyor ve kafalarda soru işareti olmuş Fahri nasıl olduda konuşabildi böylesine.. Kimse birşey anlamamıştı..
"İzninizle öğretmenim" diyorum "duramam burada daha fazla"
"Allah belanı versin senin diyor" "Senin gibilerle asla devrimi gerçekleştiremeyeceğiz!"
sınıftan çıkıyorum,barakama yollanıyorum..birama devam ediyorum. muhtemelen yanıldığımı zannediyorlardı,bozguna uğratmıştım onları

2 Şubat 2011 Çarşamba

köpek gibi

hasarlı bir beyin
kopmuş bir ayakkabı bağcığı
kapkaranlık bir gökyüzü
ve bazen lacivert
ve küstahça duyulan kahkahalar
gülüyor
gülüyor
değiştirir kolyeli melekler gidişatı
beyazlardır
onlar hızlıdır
sağdan soldan (!)
ben asla güneşi görmedim
ve ona veremediğin gerdanlık
o da olamadı onun boynunda
daha fazla bahsetmeyeceğim diyor şair
bu kadarlık yeter
anladıysan anladın
anlamdıysan bu keleğini asla unutmayacağım.

yeşil camlı masa lambası

klasik müzik en iyisidir,iyi bir fon müziği olabilir. kafa yormazsınız,çünkü kafa yoracak birşey yoktur ortada. çalar ve çalar taki yenisi başlayana dek.. yine bul beni diyor zeki ve ekliyor "vefasız kullardan vefa bekleme".. bulabilirmiydi acaba ? bilmiyoruz,bekleyip göreceğiz.