Sayfalar

29 Ocak 2012 Pazar

karanlik gecenin son uyanik ve karanlik yazari

Ve gunesin dogusuna ceyrek kalmisken yaziyorum yine
suursuzca ve refleksten yoksun, zayif ve hastalikli
gururumu oksarim biraz pencereleri acarken yeni gune
ve agir gelir tasiyamam tabii ki de
durulur bulutlar bu saatte ve gecenin son yildizlari tanir beni
satirlar dunyayi degistirmek icin ustuste yine
ve son bulutlar gecenin son ruzgariyla birlikte kayboluyor
mutluluk icin yazan yazarin parmaklari pasli kalemi eski kagidi bos
karamsarlik icin yazan yazar isleyen demir misali
pak temiz, parkta oyun oynayan kucukler gibi
ve ben unutulmus yazar
gecenin son yarasalarini ugurluyor
son yildizlarda son yuzleri ciziyorum

hiç birşey dünyamı değiştiremezdi


sanrılarımla yaşayan küçük bir çocuktum ve dünyamı hiçbirşey değiştiremez sanıyordum.
en büyük sanrılarımız en büyük düşmanlarımız oldu.
ufak çaplı savaş ve kıskançlık halindeydim kardeşimle.

hiç birşey dünyamı değiştiremezdi
ta ki büyüyene dek
ve gelirdi tatlı küçük kızlar

hiç birşey dünyamı değiştiremezdi aslında
sarı saçı ve çardar renkli teniyle
yastığa gömerdim kafamı hiç bişeyin değişmemesi için

çocuk kalmak için yapmayacağımız şey yoktur
büyümemek kirlenmemek için
bir insanın gerçek yüzü ona sorumluluk yüklendiğinde ortaya çıkar.

ve hiç birşeyin değişmesini istemezdim küçük bir çocukken.
ben hiç bi zaman küçük bir çocuk olamamıştım ama.
burnum büyüktü.

kalbimdeki sıcaklığı istiyordum
daha derinlerde
derinlerin daha aşağılarında hiç kimse dünyamı değiştiremezdi

22 Ocak 2012 Pazar

nasıl istersin?

hayat her zaman istediğin şeyi vermiyor sana
istediğin şeyi her zaman elde edemiyorsun
insanlar engelliyor seni,küfür ettiğin aşklara
tutulup kaldığında değişiyor oyunun kuralları
sende onlardan biri oluyorsun ve takıma katılıyorsun
bakmakla yetinemiyor insan yanında solusun istiyorsun
bazı şeyleri başlatmak ve bitirmek istiyorsun
neden böyle olduğu hakkında hiç bir fikrin olmaz genellikle
ama sadece bakmakla yetinirsin en güzel anılara ve anılmayanlara
belki egemen olabilirsin aşkına ama anıları nasıl silebilirsin?
zihnimde güzel sarı güneşler doğuyor ama aklım hep gecelerde
gözlerimde bir yaş var seni anmaya meyilli
senin için akmaya çalışan ve çıkıp giden gözlerimden
egemen olabilirsin aşkına ama nasıl silebilirsin anıları ?
emin değilim söyleneceklerden,şuan akmak isteyen bir göz yaşı var
çünkü seni özledim uzun zamandır ilk defa açtım kendımı bukadar
bu kadar duygusallaşmaya çalıştım,elim votka şişesine gitmiyor
seni ayık istiyorum ve kesinlikle güçsüz değilim
iki göz yeter,görmeyi bilsen
elim uzanır sana tıpkı benim sana uzattığım gibi
ama senin her zaman sapman gereken bir yolun oldu
seninle leyla ile mecnunu yaşamadık yada dünyanın en sihirli aşkını
sadece beni kendine bağladın ve karanlıkta öylecesine bıraktın
ve bende kaldım öylesine bitap halde çaresizce
salağı oynuyorum ve şuan bir geri zekalıyım
ve bunu biliyorum

9 Ocak 2012 Pazartesi

eli kalemli cellat

hayatımın siyahlara boyanmış stadyumunda
oyunu hala devam ettiren düşüncelerim sahada
seyirciler ise çevremdeki yaşayan ölüler
ruhtan yoksun hayatın rengarenk parçaları
ve hakem bitiriyor ilk yarıyı
dört-sıfır öndeyiz,ne hacet!

bilemez insanlar sıkıntıların gerçek nedenini
ben gerçeklerden korkacak kadar acizim
kurşundan bir asker,oyuncak bir adam
onun bunun elinde piç olmuş bir kalem

yeni yılın yeni teorileri
muhtelif yargılar zihnimde
ve yine aynı ritimler kolonlarda
bitmeye yüz tutmuş bir hayat ve kalede yine ben

muhtemelen oyuncak bir askerim ben
insanlara taaruza geçen bir hede
adını tam anlamıyla koyamıyorum
ama benden daha cesaretlisin konuşmakta

söyleyemem iyi niyetleri yalanlarımı
gerçeği saklamayı bırak görmeye bile korkarım
ama iyi gidiyor olsa gerek bu oyun
insanlar gülüyor,konuşuyor ve aşık oluyor çünkü

dimdik ayakta kalmayı gururunuz vermedimi size?
altta kalmayı hiç biriniz sevmezsiniz değil mi?
ne kadar da ortak noktamız var,ama
bir kişi,bir hiç,bir bağlantı belki ihtiyacım olan

hiç biriniz gibi olmak istemem
bir hiç olmak belki daha iyidir
ama emin değilim,siktiğimin çuvalları kafamda
ellerim ise gökyüzünde değil,ben burdayım

yeni bir saplantı yok bu sefer
herşey olduğu gibi yalan ve yalın
gülüyoruz,oynuyoruz,davranıyoruz
herşey olması gerektiği gibi değil şu sıralar

belkide hiç bir zaman hiç birşey
olması gerektiği gibi değil,
örnek vermeyeceğim buna tanıdık geliyor olsa gerek
bir oyuncak asker ordusunun kumandanıymışım gibi

benim dünyamda benim askerlerim
benim hakikatımda onların yalanları
benim sevgimde onların nefretleri
kaçının kendini bir hiç sananlardan
onlar bizim anlam veremedeğimiz düşmanlarımız

ve yine saate bakıyorum,ilerlemekte
umutlarım hala dimdik ayakta tıpkı gururum gibi
ellerim gökyüzüne süzülmekte
ve boyamakta suratları sizler uyuyorken

hadi git yakala tavşanları
ben uzaktan ateş etmeyi yeğlerim
çünkü bazen hayat zahmet etmeye değmez

herşeyin en kolayı
herşeyin en zoru
belkide olması gerekeni zorlaştıran şeydir

8 Ocak 2012 Pazar

pazar gecesi yazmak


pazar gecesi yazmak cehennemde kahkaha atmak gibi sanki.
pazar günleri 6+1 sanki. hammalın sırtına 1 çuval daha.
pazar günleri her insanın aklına diğer günlerden farklı şeyler geldiğine eminim.(delirmek gibi)
büyük yazarlar görüyoruz ve imrenmiyor muyuz?
pazar günü diye bir şeyin olmadığını düşlüyorum...
yaşadığımız her yıl başına 52 gün daha eksik ölüyoruz, çıldırıyorum.
hazır mıyız pazar gününün deli düşlerine?
ortalama bir insanın pazar günleri olağandışı şeyleri yapma olasılığını diğer günlerde yapma olasılığından çok daha fazla buluyorum.
tüm mükemmel cinayetler pazar günleri işlenmeliydi bence.
insanlar pazar gününün verdiği kasvetle düşünür olmuşlar sanki.
cennetten bahsediyorlar gibime geliyorlar.
ve son pazar günü zırvası...

ben her pazar(gecesi) erken uyumaya çalışırım ayazdaki baykuşları dinlerken...

7 Ocak 2012 Cumartesi

celladın aktrisleri var bu gece

ben çok paragraf yazıp sildim kalbim kırıkken
fakat en ağır olanı yalnızlığın dibine vurmusken insanların gizlice birbirinden sıkıldıklarını görmek.

belki de odamın kahverengi ışığında ben nefes alamazken diğerlerinin-tüm dünyanın- yaşamaya devam ediyor oluşu.

manifestolar hep planların bir parçası ve son adımıydı. cehennem ya da cennetti. 0dan öncesiydi. bulutların üzerindeki ilk basamaktı.
ve insanların birbirlerini sevmeyi bıraktığını gördüğümde daha 17 yaşımdaydım.
çok histerik geceler geçirdiğimden değildi bu saptamalar.

merdivenin en tepesindekiler sağlam bir üslup oluşturmamızı istemiyorlardı sanki. gizli hedeflerimiz vardı heveslerimizle karışık.
haykırmadı ama kimse 2 dudak arasından. sanki kalem artık ne yazacağımı önceden tahmin edebiliyordu.

6 Ocak 2012 Cuma

ucuz ekmek kuyruğu kalpler

vazgeçilmez mi sanıyor kendini? bas tekmeyi kıçına ve yaşananları unut.
manifestolar meanifestosu ağızdan çıkan her söz her aşk için.
unutulmaz sanılıyor bazı anılar.

kaliteyi ucuza alabileceğiniz bir yer: bacak aram!

kafiyeli yaşama hayatını.
çalkantını eksik etme dillerden.
mümkün her zaman her şey
dillendirme şom ağzında kıyameti.

aşkın sonu değil ki tek tokat
benzini biter ya da elektrikler kesilir
tahta vücut değil ki mesele
sivilceli suratımdaki sakal misali sık ve yağlı tipler

tezat gidiyor , rüzgara bak?
olayın benimle bir ilgisi yoksa ben evime gidebilir miyim?
ağır ve süslü bir dili var aşk edebiyatının
yanıyor vücutlar ve tanrı izliyor söndürmeden

sorun mu var?