Sayfalar

31 Ağustos 2010 Salı

melekli kolye

dostça yaklaşır melekler,
ürkerim ürkütmek istemezler.

sağımdan solumdan gitmezler,
bizi bırakmaz, terk etmezler.

biri iyi ,diğeri kötü.
ikiside yazar, tıpkı benim gibi.

duyulmaz, hissedemeyiz onları.
konuşmaz, dokunamayız onlara.

uyuruz giderler.
uyanırız gelirler.

umarım bir an önce gitmezler
bedenimden.
umarım bir an önce giderler
bedenimden.

tam kalbimin üzerindedirler.
ve ölürüm. bir daha hiç gelmezler.

şafak güneşinin fermanı geçer ilk önce..

iyi de..şuan buradayız ve tam olarak ne var elimizde?
demedilermi sana insanı kıstıran asıl şey onun karanlık düşünceleridir?
demedilermi bir yandan melek,bir yandan şeytan?
haklısın,dumur oldun bir an..onları gördün ve kaçtın kendinden yüzsüzce

onun tatlı acısı,onun müzmin mahkumu ve adeta kanser olmuş bir ilişkisi
zaman geçer,acı tatlı sen kalırsın onun başında zindan,farkında bile olmassın sen..
dediler değilmi gereksizdir diye? fakat sen net ve gerçek cevapları arıyordun
evet,evet şaşırdım tam o anda nasılda eşsiz ve mükemmel gözüküyordun?

pis bir gen yuvasına ithafen yazılan bir şiirdir bu,açıkçası pekte iplemeyen
hoşlanmayan bir adamdır bu,elinde sadece kalemi olan,defteri kilometrelerce uzakta olan
kafasını duvara yaslayan bir kadındır bu şiir,onun yokluğunda ölmüş bir cariye..
on ton yalanın bilançosudur bu şey,bi tarafta cüceler diğer taraftada develer gibi birşey..

20 Ağustos 2010 Cuma

inecek var durdurun dünyayı..

şimdi ise art niyetler çukurunda görüyorum insanları,
dediğim gibi herkesin düşmanları farklı dilden konuşuyor,herkesin yazısı farklı,herkesin şiiri farklı,herkesin haykırışı farklı..
Ama bilirsin batan geminin malları herkese beleş..

19 Ağustos 2010 Perşembe

herkes


herkes oye.
herkes liseli.
herkes kanka.
herkes kardeş.
herkes iyi.
herkes en iyi.
herkes aşık.
herkes çalışkan.
herkes zengin.
herkes havalı.
herkesin parası var.
herkes dost.
herkesin derdi var.
herkes kral.
herkesin karnı tok.
herkes üniversiteli.
herkes usta.
herkes abi-kardeş.
herkes iyi döğüşüyor.
herkes birini dövüyor.
herkes birbirini bıçaklıyor.
herkes banka soyuyor.
herkes doğruyu söyluyor.
herkes yalancı.
herkes kullanılıyor.
herkes rock'çı. (yeaa)
herkes rap'çı. (oğyeaa)
herkes güzel.
herkes yakışıklı.
herkes çirkin.
herkes herşeyi biliyor.
herkes rock star zaten.
herkes eğitimli.
herkes iş adamı.
herkes yazıyor.
herkes gitarist.
herkes utangaç.
herkes ebesiyle kanka.
herkes sanal alemde.
herkes herkez olmuş herkes...

güneş doğmasın


güneşin doğuşu , götürüyor içimden huşuyu.
terletiyor sırtımdan beri beni.
alıyor içimdeki huzuru.

sanki aşık bir çiftin aşklarının yok oluşu gibi geliyor bana.

yeni bir gün yeni bir macera yeni bir başlangıç değil.asla olmadı.
güneş doğmasın bu yüzden. uyku kaçırıyor.
300 kiloluk bir pike parçasının altında litrelerce tek döküyorum. yarı baygın.
yarı uykulu. tam karşımdan doğuyor.uyarıyor beni. gözlerimi kapıyorum ancak parlıyor.
cehennem sıcağı basıyor. üşüyorum ama terliyorum. zehir enjekte ediyorlar sanki kollarıma.
her tarafım kasılıyor.

kalbimi sanki benden söküp ona götürüyor güneş ışıkları.

keşke öyle olsa diyorum yarı baygın. kalkıp ;koridor, salon ve mutfak.
dolaptan soğuk su şişesi yerine masa üzerindeki ılık sürahi daha iyi gider sabah sabah.
huşu içinde dikiyorum sürahiyi.

sessiz doğan güneşin ışıkları eşliğinde.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

kiralık

eğer bundan hoşlanmassan
tamam,siktir git
biz bu işi uzun süredir deniyoruz
üstesinden gelmeye çalışıyoruz
idare etmeye çalışıyoruz
çabalıyoruz,görmezden geliyoruz,
bir nedeni varmı bize nefretle bakmanın?
istenileni söylemediğimizde niye kaşlarınız çatıyor birden
yoksa istemediklerinizi ilk defa biz mi haykırıyoruz?
tekrar söyle !
tekrar söye bize !
eğer parayı aldıysan,işte ozaman işler değişti
belki bizde olabilirsin,ama sadece bizden
düşüncelerin ve gururun hariç..
ve söylüyorum;ormana hoş geldin
hayat burada değil bilmiş ol
burası sadece hayvanların barınağı
eğlenceli oyunlar var eğer paran varsa...
bu kadar kolay işte ormanda yaşamak,
elbiselerini giy kız kardeşine söyle pazara gelsin
ve bize denny in büfesinden bir Nightrain birde peynirli kraker kapsın,
şimdiden söyleyeyim 3.50 TL miz var..
sana bir tavsiye;bizi gördüğünde yolunu değiştir
başını kıçına tepmeden önce iyi düşün kimlerle takıştığını
bir molotof kokteylim var ve onu bekleyen bir kibrit
sakın geç kalma,bilirsin ben şekil sigara içerim(i smoke my cigarette with style)
ve hadi yürü git şarap dükkanına..
biraz kahve biraz mandalina,ve farkettimde hayat buradaymış aslında..

close to you

saksafonun ardından gelen bas gibi herşey
hızlıca ve sersemletici
buna önceden umursamaz hayat dediler
ve daha sonra çantanı topla ve toz ol git bu şehirden diye eklediler

kendimi bırakıyorum müziğin nahoşluğuna
tıpkı yeni bir güne merhaba diyen
gri bir kefenin altında olan bir şehir gibi
iç açıcı ve üzücü bir hikaye

tek ihtiyaç kafein,nikotin değil
veya alkol,hayır onlar yok daha fazla
ihtiyaç olan huzur sadece,ve özgüven
yeni bir liman,yeni bir perde..

yazının son 3 lüğü kısa fakat anlam yüklü
tıpkı yeni bir doğan bebeğin parıltılı bir geleceği gibi
yada zifiri bir karanlık,yada güzel bir bayan..
ESPAAA!

oyeğ şiiri

kötü bir koku çalınıyor burnuma
sanırım duyu organlarımla alakalı bir problem
herşey gerçekten de çok iğrenç kokuyor
ve bahçenin arkasına kustum lanet olsun!

oh evet evet,yemin edebilirim
cehennemi garantiledikten sonra
amına koyduğumun mallarından kurtulduktan sonra
beyinlerine 50 cb. liği doğrtulttuktan sonra

bunun hakkında konusuyorum
ve umarım beni anlıyorsundur
söyle hadi nerede benim uyuşturucum?
yani uykum,dalamadığım uyuşturucum?

sallıyoruz biz seni,farkında bile değilsin
kendince yemek arayan bir solucansın sen
dünyanın küçük bir merkezi
köşesinde taburede oturan bir kolpa kedi..

aşkımı hisset,daha henüz kimsenin erişemediği
ve biliyormusun? işte ben bu zamanı bekliyordum
kulaklığımda zırvalayan müzik ile
orgazm olan düşüncelerimi sana savuruyorum

uzun bir uzantı,diyeceklerim müzmin
tıpkı bir ayyaş gibi,canı hergün içki istiyor
ve hadi ona içkisini verelim
seninle oynayalım ve harcayalım paraları

na,na,na,na bir ıslık ve
fondan devam eden bir piyano
makam önemli değil,müzik ben
söz ise sensin,ritim ise aşkımız

la,la,la,la kolpa bir sevgili gibi
kaybettin herşeyi,şimdi elinde sigaran
diğer elinde ise fotoğraf makinan
umrumuzda değil hiçbirşey değilmi?

17 Ağustos 2010 Salı

aşk şiiri

gözlerine baktığım zamanlar, ürküyordum,
saçlarını okşadığım zaman, anladım sana aşık olduğumu,
kokunu içime çektiğim zaman anladım, sensiz yapamayacağımı.

kaybediyorum kendimi, o gözlerde
bakarken nefes bile almayı unutuyorum.
gözlerindeki ışık, beni sana çekiyor.

buldum kendimi, senin kollarında,
büyüledin beni, sımsıcak kollarında.
küçücük bir kuş yuvası gibi sımsıcak.

kokladığım zamanlar saçını,
anladım bu kainatın en büyülü varlığının sen olduğuna.
sihirle , sevgiyle , aşkla yaratılmış bir melek.

bakışları boğuyor , nefes aldırmıyor.
yaşamayı unutturuyor , küçücük parmakları.
hayata bağlıyor , sıcak kuş yuvasındaki yavru kuşlar gibi kalbi.

muzunu arayan manda

gün ağırken o dallama yatağında uzanır
günün ilk ışıkları o sivilceli suratına düşer
nefret eder birkez daha kendinden
kalkar yatağından düşer lavaboya

aynada bakar kendine bu dağ maymunuda kim der
düşünür taşınır hamle yapar ve dank eder kafasına birden
o muzunu arayan kaçak bir mandadır,korkar kendinden
lavabodan cıkar düşer mutfağa

masaya oturur karşısında sucuklu yumurta
kalkar gider direk oturma odasına
beklediği birşey yoktur televizyonda
ah be olum cem ne yaptın sen..

15 Ağustos 2010 Pazar

her ne nane ise..

her ne nane ise yapılanlar pek bir komik
yapmadığını sanıpta zihnini bir hayli dolduran geyikler
kaygısız bir insanın uzayda yaşaması gibi adeta
görüyorum,eğleniyorum ve sentezliyorum sadece

gece böceklerinin sesi odamdan duyuluyor
beni kandırmaya çalışıyor düşüncelerim
yıllardır ruhumun serzenişini duyamamışım
fakat şuan her ses ayrı bir telden çalıyor

sahibinden satılık

farklı güneşli bir gün,karın açlığı yeni bir gelişme değil oyüzden takmıyorum.havada baya bir sıcak nem var,serinlik yok.Resmen ölü bir gün,daha şimdiden harcanmış birgün.Tıpkı dün kü gibi..Bu ölü günü canlandırma çabaları,birşeyler deneme isteği,farklı bir metodik yol eğilimleri..her zaman farkındayım değişmeyeceğimin,yıllardır deniyorum değişmeyi ama olmuyor,olamıyor..acı bir tutkuyla farkettiğim tek şey "ben buyum".. Hareketlerimi beğenen beğenir,beğenmeyen siktir olur gider,evet herşey bu belkide ama eksik ve yanlış giden birşeyler var,tek tabanca şekli artık bana göre değil fazlasıyla yabancısıyım artık ben bunların..Kelimeleri sıralıyorum..evet sıralıyorum ama ne için? müzik yapıyorum ama ne için?,gözlemiyorum ana ne için?.. Nerden baksan hayatımda hiç birşeyin doğrudan kesin bir nedeni yok,hayatımın tek gerçek nedeni ne için yaşıyor olmam..sadece ama sadece bu..
İşte bu yüzden dediğim cevaplarının sonu yok benim açımdan,yapılan herşeyin bir çok sebebi var,hiç birşeyin sebebi tek bir amaca dayatılı değil,tepkiyi yaratan amaçların bağlantılarıdır ve onların sentezidir...Aslında insanları kancık bir kozalak olarak düşünebiliriz,beklemediğiniz anda tanımadığınız birileri olurlar,yani gerçek yüzleri ortaya çıkar,tıpkı bir maske gibi..bunu herkes bilir,zaten meselede o kancıkları farklı farklı yollarla hayal etmek,onları hayvana benzetmek,bir nesneye,yaşamasına gerek bile olmayan canlıya..Falan felan..Uzun lafın kısası hayat zor tıpkı insanlar gibi..

13 Ağustos 2010 Cuma

erotik politikacılar

nevet? nayır? siktir... yıllardır yıkanmış beyinlerin kervanına farklı bir halka oldu buda.. bir an mutlu olmak için çekilmedik dert kalmadı,yaşanacak gün kalmadı. asıl değişiklik kendi içimizde,siktimin liberal geyikleri tamamen hikaye,ve sakın parmağını bana doğru doğrultma,
ben küçük bir kasabanın beyaz çocuğuyum,sadece defolsunlar.. sözde demokrasinin ipleri bizdeydi,yalan..

12 Ağustos 2010 Perşembe

fotografi komedya

tabii arada sırada terapiler oluyor,alkolü sınırlandırmak,nikotini tamamen bitirmek gibi..bunlar klasik gaz odası taktikleri,ölümlü dünyada birkaç şeyi geciktirmek..tıpkı birilerinin bana yaptığı gibi.neyse..
oda buz gibi,klima 17 derecede,televizyon açık odada kuru bir gürültü yapıyor,2 gündür olduğum gibi bugüne tekim,sodanın etkisi midemi yaktı ve şimdi farkettimde dipten bir ağrı var başımda.. offf.. ağrı kesici rulz,sonsuz ağrı kesici ihtiyacı,evet ihtiyacımız var bir ağrı kesicisine.. nede olsa bütün ağrıları,sıkıntıları bitiriyor ya..heheheh,yılların değişmeyen yalanı.neyse ramazanlar kolay,nedeolsa genç adamlarız açlığa aşinayız,rahatız...elimizde fotoğraf makinesi,iki boktan doğa fotoğrafını kendimizle süsleriz sonra facebook a girer bilmem ne bilmemne photography diye sayfa açar onları yayınlarız......neyse hacı bana bir soda kap gel...

sessiz künefe

yatağa sığmıyorum.ayaklarım dışarıda.soğuk ve terli. sıcak çok sıcak ve boğuyor. cam açık oksijen geliyor. çekiyorum içime sıcak. sağa dönüyorum sıcak sola dönüyorum sıcak. uyku yok saat beşe çeyrek var.(yazı bittiğinde beşe on var) boğazım ağrıyor. sivri sinek artık şişlemekten usandı. milyon tane düşünce ve üzerine sıcak. perdeyi aralıyorum , ceviz ağacı. cevizler olmak üzere.

boş kaldırımlar , köpekler ve dişi köpekler. yastık sıcak yatak sıcak örtü sıcak.. ter yok ancak uykuda yok. canlı canlı komada gibiyim sanki. boş konuşuyorum. sıcak sıcak var iş yok para yok. arkadaş yok kimse yok köpek var.
köpekler havlıyor ve onu düşünüyorum. acaba ne yapıyor ?

alışkın değilim

onu orada yatarken görmeye alışkın değilim
hareketlerim ne kadar katı da olsa farketmez
içim aynı,bir bebek kadar saf,
hiç hoş değil fakat yabancısıyım ben bunların..

bekliyorum sıkıntıyla,tatmin edici bir cevap arıyorum
korkuyorum onların korktukları şeyden
eğer öyle birşey olduysa hissetmek bile istemiyorum
çok üzüyor,içimi kanatıyor,ağlıyorum çaresizce

sessiz gecenin orucu gök gürültüsüyle bozuluyor
uzantının dikkat edilmesi gereken tarafı kendini gösteriyor
bundan sonra tek gerekli şey olanlara göre davranmak
dikkat etmek,kendini avutmak,ve olabilecek herşeye alıştırmak

farklı bir 4 lük hisleri en kolay bir şekilde dışarı vurmak için
gözlerine baktım sürekli,endişeyi gördüm suratlarında
üzüldüm,şok olduk,çok ağladı içim,uzun zamandan sonra
belki ilk defa ağlamak için gerçek bir sebebim vardı

47 nin devamı kolay tedbirle,yapılması gereken bir çok şey var
üzüntüye yer yok,iyi olmak şart,hayat sonsuz bir deniz
o denize açıldığımda bilemem başıma ne gelecek
farkındayım tohumun iyice kök saldığını

bir itin şarkısı

söyle onlara iyi olduğumu,bilsinler ki götleri sıkışsın oraya buraya,ciğerlerini bir korku kaplasın düşünsünler beni;gece uyurken nasıl onların boğazlarına yapışacağımı beklemedikleri bir anda..gafil bir anda bulucam onları ve yallah hayvan barınağına,
orada daha iyi bir yaşama kavuşacaklar..kendi kitlelerinde,hitap ettikleri insanlarla..

takar takmaz bir kanca bulduğu her beleş şeyi çantasına atıyor,dediğim gibi nede olsa beleşçi bir köpeğim bulduğumu indiriyorum beynime,elinde çantası dünyaya giden bir öğrenci dersleri zayıf bütünlemeye kalacak büyük ihtimal,gizlice kaytarıyor hayattan 60 metre karelik dairesinde,o izler herkesi ve karnı acıkır siktir eder,tıpkı uçan bir kuş gibi..

sor ona; yarın burayı terk etsem beni hatırlarmı yeniden?,herşey farklı farklı yerlerde ve düzen yerinde fakat onun aşkı beni değiştirmedi,tekrar sor ona yaptığının karşılığını aldınmı diye? alacağını sanki borçlu bir arkadaştan alabildimi diye? hepsi ne içindi?..sor ona; ne içindi?,hayatı bellemek nasıl bir duyguymuş?,sor ona.. dediğim gibi ben itin tekiyim,gözlerimden damlalar akan itin teki,koridorlarda ellerimle gözlerimi avuşturan ve kendini zor tutan o it benim,gördüğünde görmezden gel beni..

3 Ağustos 2010 Salı

affedilmeyen

bir aygır var affedilmeyi bekleyen
elleri zincirli,
biliyormu acaba herhangi biri onun ne hissetiğini?

aygır asla kendisi değildi,
bu oyunda onun yerine hep başka dublörler kullanıldı
o istemesede,mecbur kaldı..

gelip birisi onu kurtarmayacakmı?
kimin umrunda olduki bir su aygırı?
sandalyeye oturdu,geçirdiler giyotini ve aileye başka bir kan katıldı

asla olmadı kendisi,
asla özgür değildi,
kimsenin umrunda olmadı ne bildiği,nasıl parladığı...

never free,never me..

genel


acı içinde uyandım ve öğürdüm

her zaman ki gibi araya kustum
başım dönüyordu ter içindeydim
kalktım ve örtüye silindim

yüz yıkama alışkanlığım yoktur
devrildim koltuğa evde kimse yoktur
diye diye yudumladım asidi kaçmış kolayı
açtım galiba ve açtım dolabı yine

soda bulmak amacıyla
bisküvi buldum ve yedim
uyuşmuş midemi doyurmak amacıyla
sucuk kestim ve yedim

doydum ve müzik açtım
şimdi mutluydum
yine aynı müzikler sıkılmadan
yine aynı melodiler ıkınmadan

pencereyi açtım yine berbat
bok gibi bir gün
göz yakan bir güneş
kapattım güneşi

karanlığa gömüldü oda
zaten aramıyordu o da
kerttim ve kerttim yalnız başıma
hava karardı kaldım bir başıma

ritüellerim ve ben
yine sızdım
yine sızdık
karanlık ve ben

2 Ağustos 2010 Pazartesi

spoonful

rahatlat ruhunu kaşık dolusu parayla
inandır kendini varlığın getireceği huzura
yitir dengeni bütün bu aptallıklara
sonrada bir çıkış yolu ara bu yalanlar dünyasında

insanlar benim hakkımda ne düşünür?
ne düşünürler kara yazımdan?
neden şikayet ederler?
neden bana nefretle bakarlar?
korkarimki bütün bunlar benim zararıma
son veremem bu heyezanlı hayatıma..

daldır kaşığı çanta dolusu paraya
hisset kendini varlığın huzurunda
bitir kendine saygını bütün bu saçmalıklarda
bir giriş yolu ara sonra bu yalanlar dünyasına