Sayfalar

27 Aralık 2012 Perşembe

2012 genel si..

2008'de saymaya başlamıştım yılları.
2008 çok metalik
2009 çok aşk ve kriz
2010 çok konser
2011 umursamazlık
2012 sanki toplu sikiş gibiydi
fiziksel değişiklikler ruhsal çarpışıklıklar
en iyisi umursamamak diyerek geçirdiğim bir sene daha. çok basit gibi görünse de. yoksunluğunu hissettiğim hiç birşeyin olmayışına sevindim sadece. farkındalığın zirvesine farkında olarak ama farkında değilmiş gibi yaparak vardım.
there was a long time
mevsimlerin gelmesini ve geçmesini her yıl olduğundan daha çok istedim. karşı ve hem cinse yani insanlığa lanet, uyuz kedilere tükürük , köpeklere hayranlık devam etti. takip ediliyormuşluk hissi enseden ayrılmadı ve saçlar uzadı. parasızlığın dibine gayet zengin bir biçimde vuruldu. dostlar edinildi. kıyamete yaklaşmış gibi hissettim. çocukluk hayalim üniversite sınavını göremeden dünyanın yok olması ya da ortadan kaybolmak üzerineydi. beklentiler sıradan delilikler üzerineydi. git geller mide bulandırdı. arkamda kimseyi bırakmadım sanırım ama sürprizler son haftalarda formamdan çekerek yere indirdi beni. kimse düdük çalıp bayrağı kaldırmadı. sanırım koskoca yıl boyunca tüm kelimelerimi son yazıma sakladım. sorun değil hayallerin gerçekleşmeyeceğini bilmek insanı sertleştiriyor. bir yok etme arzusudur gidiyor. ritüel bağımlılığımı yine kaybetmedim fakat bilindiği üzere istikrarda sorun var ve bağırsaklar iyi değil. bir çok telaş klişe ve ayrılık yaşandı utandığım. çok utanıyorum bazı davranışlardan. jd salinger olamam bu yaştan sonra. zaten param yok.(salinger'ın da yoktu) giden bir yılın arkasından nasıl bakılır ki. ölüme yaklaştık , 365 gün daha bitti. 365 sabah 365 gece , 365 farklı sabah tükürüğü. isyana sürükleyen bir yıl. aşk yok sevgi yalan. kaybetmeye devam diyeni sikme isteği ve göte girecek kibir ve ukalalık. bilmiyorum yeni yılda umarım anlık istekler gerçekleşir. bir yine buralarda olacağız. anıl ve cem. 8 ya da 9 lanetlenmiş sürekli takipçilerimiz ya da yolu düşenlerle.

95 soğuk ocak ayından beri omuz omuza.
buralardayız.

21 Aralık 2012 Cuma

my sweet lord

gerçekten seninle olmak istiyorum
köşede saklanmış,az buz çıkıyorsun
fırtınanın dinmesini bekliyorsun
belki biraz zaman alır canım,
beklmeye değer,
gerçekten seninle olmak istiyorum
gerçekten seni bilmek istiyorum
gerçekten seninle gitmek istiyorum
kaldırımları tozlu sokaklarda yürürken
aklımdan geçen bir kaç müşfik şeyin
başını sen çekiyorsun biliyorum
bu sefer izin veremem fakat zorundaydım
gitmek zorundaydım güneşli günlerden
denizden topladığım taşlardan
ormanın içinden yürüdüğüm yollardan
gerçekten seni görmek istiyorum
saklandığın yerde seninle olmak istiyorum
kim hissederdi aşkı,kesinlikle ben değil
bunu bilmem uzun süre kafamı kurcaladı
şimdi ise kaşlarım çatık dolanıyorum civarda
koşmak istiyorsan gel kollarıma,
fakat biliyorum,böyle olmak istemiyordum
nasıl güvenebilirim? kendime dahi güvenemezken


19 Aralık 2012 Çarşamba

kırmadan reddetmek

bir leyleğin sizi everest'in tepesine bırakması gibi
asla ve asla gözyaşı görmek istemezsiniz
öğrenirsiniz ve bir eroin etkisi yapar
asla eskisi gibi olmayacaktır ve enfeksiyon gibi
güneş ışığından sonra şimşek çakabilir
beyinlerin içi bok çukuru ya da her gündüzün gecesi
her kışın bir yazı , her başlangıcın sonu...
ama biliyorsun ben de biliyorum
olamayacağını söylemek ve bilmek
tün kaslarının kemiklerinden ayrıldığını
sıyrıldığını hissedersin aralık soğuğunda
ertesi sabaha randevu ver
kulaklığı tak ve git
dumansız ciğerlerle
iyi çocuğu oyna ve
çıldırmamak adına

respect from madagascar

14 Aralık 2012 Cuma

Bir ritim bul


Sanki ve sanki
Insanlar kendi vicdanlarini rahatlatmaya calisiyor
Kendilerine bir takim gecerli nedenler sunuyor
Sozde ve sozde
Gunes doguyor ve uyaniyorlar
Sanki olmeyeceklerini bile bile
Oyle var sayiyorlar
Bir gaflet icinde kendilerini kaybetmisler
Cirkinlesmisler
Yillar boyu arkadasliga ve sevgiye inandik
Bekledigimizi alamadik,lanet olsun dedik
Ya kalp kirikligina ne demeli?
Yarali kalpler sarilmadi,unutuldu
Milim milim nefret ettik her seyden
Ne gecti elimize ? Bir cuval boktan baska
Bir sarki yazdim az once
Hic bir zaman bilinmeyecegine bile bile
Bir gun bir missisipi kodesinde
kafasinda yitik hasir sapkasiyla bir kodeste oturan o yasli ciftciye soracagim
'Nedir ulan bu?'
Bir cevap veremeyecek biliyorum
Sıkı bir viskiye ihtiyacim var
Ve birazda sodaya
Biraz sabira ihtiyacim var
Kendimi kaybedip teror estirmemem gerek



9 Aralık 2012 Pazar

başlıksız

apandistim iltihaplanmıştı,doktor ameliyat dedi.donakalmıştım. ne ameliyatıydı lan bu? hayır,olamaz,olamaz..

uyandı ahmet

annemin kollarındaydım,zar zor yürüyordum.temiz havaya ihtiyacım vardı.çıkmak istedim,görevliler izin vermedi,umrumda değil dedim,çıkmalıydım.ve çıktım
güneşin temiz ışığı yüzüme vuruyordu,saçlarım yağlı ve birbirine karışmış bir haldeydi
o gün nefes almanın ne kadar harikulade bir şey olduğunu anladım.

bu bir ironinin başlangıcıydı,

bir çok berbat ironinin başlangıcı,
hatırlamak istemekten kaçındığım bir çok iğrenç zamanlar
yaşanılanlar ve yaşattıklarım
hepsi iğrençti,mide bulandırıcıydı,
şimdi dönüp bakıyorum ardıma,
sanırım her şey mide bulandırıcıydı
bir pazar günü,boş ve ev boş
aklım ağzına kadar bilmediğim şeyle dolu
üzerimde kaç senelik bir kazak
hatırlıyorum bu kazağı
bir gün derenin kenarında arkadaşlarımlayken giymiştim
saçmalıktı,bir çok şey saçmalıktı
geçmiş hep yakındı aslında bana
bu lanet şeyi ben kendime enjekte etmiştim
genlerimle ilgili değildi
doğamda bu vardı,doğamın oyunuydu bu bana
orospular istilasına uğramış bir kalbim var
gençken de özlemlerdim güzel zamanları
her şeyi hatırlıyorum,
en baştan alacağım
almayacağım,vazgeçtim
gereksiz ve anlamsız çünkü
hiç bir şey bana yaşadığımı hissettiremez
nefret etmekte çare değil lakin bir boka yarasa keşke
yarın sabah okula git aslanım,
sert bir bakış edin kendine
saatler boyunca kaşların çatık kalsın
aman kimse seni hafife almasın
sert çocuksun sen
sikimin sert çocuğusun sen
şu lanet yazıları okuyupta
yıllardır yapmaya çalıştığım şey
"kendimi ifade etmek"
eğer anlıyorsanız siz kesinlikle bir dahisiniz
pulitzer ödülünün gerçek sahibisiniz bence
bilmiyorum,ne biliyorum ki
kafam semi-auto'ya almış fikirleri
anlaşılmamaya mahkum olmaz zor,
çok zor.

8 Aralık 2012 Cumartesi

orospumun sigarasını yakıyorum

özgürüm ben ne olursa olsun
seçimlerim ne olursa olsun ruhum özgür ve özgün
orospumun sigarasını yakıyorum dünya savaşlarının ortasında
ve alabama kırsalından 33'chevy'le yardırmak istiyorum
kasamda ucuz şarap yol kenarında yıllanmış fahişeler
şehrin göbeğinde ya da kırsalın ücrasında
yağmur hep yağar
evsizleri ve piçleri daha çok ıslatır ve düşmüşleri
ele patlatmaya bile mecali olmayan bir dünya sanki
ve ruhum hüzünle dolsa , sakal tıraşı da olsam
yağmur beni de ıslatır yıl sonuna doğru
insanların gözleri ceplerimde
ve umurlarında olan tek şey de bu
ruhunu satılığa çıkarmış bir orospu gördünüz mü hiç ?
bir plaza hanımefendisi yerine bir orospuyla yatmayı tercih ederim
ve aşık olduğunuz ruhlar değil bedenler
ne kadar umursamaz görünürsen görün götünde patlayacak tüm bakışların
ve geçmişe tüküreyim
yastığa kafamı koyduğumda tavana tüküreyim
ve aşık değilim. kafamda bir tane bile kadın yokken ilk yazım bu
tamamen özgür tamamen kopuk ve ingiliz
londra da bir terörist gibiyim
21. yüzyıldayım ve aşık değilim bir sanal kutuya
bir ingiliz holiganının tükürdüğü balgamım ben

iyi ki doğdum jim morrison

cehennemde bekle beni john lennon
birlikte çavdar tarlası...

7 Aralık 2012 Cuma

sessiz künefe sessizliğini bozdu

karanlık odada parlar camda puronun afilli ateşi
yansın karanlık ve yansın soğuk damarlarımdaki
bir puro yakıyorum geçmişe ithafen,yitirilmiş her şeye
solmuş güllere ve anlaşılmamaya mahkum olmuş benliklere
bir puro yakıyorum geçmişteki hunhar savaşlara
ölmüş bebeklere ve ölmüş masum insalara
parlıyor camda ateş ve üşüyor ellerim
bir duman üfürüyorum karanlığa ve kayboluyor,göremiyorum
"kolay sanıyorlar ateşi suyla söndürmeyi"
ciğerlerim doluyor,öksüremiyorum sanki
bir bakış atıp geçiyorum,zaten kimse birbirini anlamıyor
sıradan bir kafede sıradan yemek yemek kadar zor
sıradan bir evde sıradan bir hayat yaşamak kadar zor
basitliğe özlem her defasında hatırlatıyor kendini
"ben burdayım" diye
zor burda sanat yaratmak,
zor bu insanlarla
kendini anlatmak çok zor,kabul görmek çaba istiyor
insanların geleceğini bir sınava bağlı olması çok zor
robotlaştırmak istiyorlar bizleri
sisteme karşı gelmemizi bekliyorlar sanki
ve en sonunda bir hiçi kovalıyoruz her defasında
insanlar sıkıntılı ve bir şeylere ihtiyaçları var
yeni bir şeylere
herkes bir şeylerin peşinde
anlayış beklemiyorum gecelerden,gündüzlerden ve insanlardan
hiç bir şeyden anlayış beklemiyorum
bazen yolun sonunda bizi bir şey bekler,göremeyiz
oraya vardığımızda anlarız bunun ne menem bir şey olduğunu
ve kimse çıkıpta demez ki "aga bu nedir?"
nedir? ben de bilmiyorum,facia dolu bir kader belkide
önceden yazılmış,herşeyin bilindiği halde
gelmeyecek bu dünya daha iyi bir yere
ve doğmayacak bu güneş daha sıcak
kanamayacak bu parmaklar piyanoya vururken
ve kopacak bu tel her o gitarı çalışımda
sönecek bu sigara her ondan bir duman aldığımda
kapanacak bu telefon her onunla konuştuğumda
kapatacağız muslukları her yüzümüzü yıkadığımızda
kavga edeceğiz,küfür edeceğiz,isyan edeceğiz her şeye
doğamıza aykırı olan herşeyi normalleştireceğiz,
kalıplar birileri tarafından hazırlanmış tam bedenimize göre,
ve evlerimizde huzur yok,kadınlarımız da huzur yok,
bizler de huzur yok,bu dünyada bize huzur yok
bu sistemle,bu insanlarla,bu gelecekle,bu düzenle
sıradan bir kafede sıradan bir yemek yemek kadar zor
bu dünyada yaşamak
bu dünyada sanat icra etmekte.

who feels love?

otobüs camındaki kafa yağından
kaldırımda yürüyen güzel insanları göremedim
parke taşlarının üzerindeki balgamları saya saya
okul yolunu buldum
ve soruyorum tüm kaybedenlere
erken kaybedenlere
who feels love ?
ben yokum bu işte.
şanssız olduğum için
şansa inanmam
kimsenin yararı yok sıçtığın boka
işin en güzel tarafıydı sineme çıkışı öpüşmek
ve en kötü tarafı
yazamadığını anlamak
5yıl sonra
akıl hastanesine düşmeden
kimse bilemez

1 Aralık 2012 Cumartesi

Dusunmeyecegim
Dusunmeyecegim geceleri
Dusunmeyecegim caresizligi
Dusunmeyecegim kayitsizligi
Dusunmeyecegim igrenc anilari
Dusunmeyecegim berbat insanlari
Dusunmeyecegim yalnizligi
Dusunmeyecegim dunyayi
Dusunmeyecegim insanlari
Dusunmeyecegim yitirilmis asklari
Dusunmeyecegim yitirilmis kadinlari
Dusunmeyecegim sacmaliklari
Dusunmeyecegim hayal kiriklarini
Dusunmeyecegim hic bir seyi
.
.
.
Yalanlar silsilesi