Sayfalar

30 Haziran 2011 Perşembe

dondurma gibidirler

yeni tespitim dondurma ve kadınlarla ilgili...
soğukturlar ama yalancı bir soğukluk. biraz ilgi onları kıvama getirir.
sıcakta imdadınıza yetişebilirler. soğukta aklımıza gelmezler.
çabuk sindirmek istersek hasta ederler.
bulaşmazsak eriyip giderler.
fakat tadını bilmek önemlidir.
dozunda kullanırsak iş görürler ama geçicidir.

demokrasi dediğin


demokrasi dediğin kadının bacakları arasındadır.
bence.
ironik olarak insan nesli için kadın ne kadar önemliyse başkan için de oy toplamak çok önemlidir.
komşularımız birbirini öldürürken biz daha kibar ve zengin olmaya çalışmayı sürdürmeliyiz.
ta ki üst komşumuzu polis tutuklayana dek.
7-8 milyar insan gibi.
dünyevi kurallar insanın tepesini attırmakta.
biz koyuyoruz.. normlara karşı gelmeyi de biz öğreniyoruz.
normlara karşı gelenleri de biz ayıplıyoruz.

aşırı radyasyondan artık düşünemiyoruz.
eminim ki koyunlar bile çoban köpeğine bu kadar itaat etmiyorlardır.
on binlerce kelime var ve milyonlarca insan.
dünya neden hala kurtarılamadı?
başkanlar koltuklarında işçiler öğle paydosunda.
memurlar müdürlerinin kıçını yalıyor.
peki para kimde ? bende değil. şiirler para etmiyor.
zaman çabuk geçiyor. pişman ettiği de oluyor.
geceler değerli. sayfalar fazla.
beynime bir baskı uyguluyor kafatasım.

14 yıl 14 silah

harfler ve insan hayatı
katiller ve maktülleri
silahlar ve yaşam

paradokslar belirler yaşama isteğini
tıpkı bir suçluya kelepçe takan polis gibi
narsist bir gülümseme belirir
daha sıkı sıkar kelebçenin tırtıklarını

dünyayı temizlemiştir
gururla onurla adalete teslim eder
samanlık iğne
ve
timsah göz yaşları gibi

işte şiirsel paradoks
ve gidip gelen akıl
farkındalık
tek gerçek güneşin günü aydınlatması

28 Haziran 2011 Salı

sentimental'in tohumunu ozamanlar atmıştık garden of eden'a..

sentimental'i kutluyoruz dostumla,kaldırımlar ıslak gökyüzü ise kefen beyazı
gri bulutlar kapıda bekliyor sanki
fakat yağmur yok
tek damla bile
ucuz birer kalp kırıcı dostlarız biz
sık sık laf atarız
giydiririz birbirimize
laflar ile

herşey ne kadar eğlenceliydi oysaki gülleri silahlar ile birbirimize doğrulturken
onun kırmızı ferrarisi
benim ise sarı porsch'um
rock in rio 2001 zamanları
11 senelik boktan bir uzantının başlangıcı
ve bir fotoğraf karesini atomlara ayırmak bu olsa gerek
11 senelik bir yap-boz gibi sanki
karşımızda bir teyze
"geçin çocuklar fotoğrafınızı çekeyim"
hep bir ağızdan " tamam teyze!" diyoruz
axl'ın boyu benden uzun,ta ozaman bile
kaldırıma çıkıp ona yetişmeye çalışıyorum
nitekim
oluyorda
ve şlakkk
fotoğraf çekildi
neyse,günler geçiyor..
birinci sınıfa başlayacağım
sınıfa giriyorum ve bir bakıyorum
axl orada
içimden "ulan bu puşt yine burda bi kurtulamadım,şerefsiz kırmızı ferrarisini de vermiyordu!" diye geçiyorum
ve yağmurlar yağıyor,günler geçiyor,güneş doğuyor,bazen sarı bazen ise gri
neyseki uğraşmıyoruz birbirimizle fazla
birinci sınıf bitiyor,sene sonu gösterisi için bir kaç öğrenci topluyorlar
içlerinde bende varım,ne kadar dans etmekten haz duymasamda zorla sokuyorlar beni oraya..günler geçiyor tekrar,bu sefer yavaş ve istikrarsız
yapmam diyorum,bu salak şeyleri ölsem onlarca kişinin karşısında yapmam
üflüyor,püflüyorlar tamam diyorlar "GİT!"
gidiyorum.. ve hiç te merak etmiyorum
sene sonu gösterisinin zamanı geliyor,kulisteyiz ve bir bakıyorum o sarı piç benim yerime geçmiş "ulan" diyorum "ibneye bak,hemen yerimi kapmış,şerefsiz,şerefsiz!"
neyseki fazla takmıyorum bu konuya,tamam diyorum. bunların nedeni benim
ilkokulda 5 sene boyunca yaşadıklarımız aklımda değil,kusura bakmayın. ama ortaokul oldukça fırtınalıydı
altı ucuz ve acılıydı,yedi ise başlı başına bir yolculuk ama en önemlisi sekizdi
kırmızı ferrarisi olan arkadaşımla gittikçe dost oluyorduk,ona bebeğimi tanıştırdım o zamanlar,don't cry dı sanırsam.. sevmişti,harbiden sevmişti! uzun zaman sonra birşeyler paylaşabileceğim bi dostum olmuştu,zaten yedideyken birgün bana kankamsın demişti,şimdi ise dost olmuştuk. ucuz iki dost.. axl ve izzy dik,hayatımız Gn'R dı,buyduk biz,hoşlanılmayan fakat aranılan adamlardık,en arka sağ köşede oturuyorduk ve bizi kimse sevmiyordu,iyiydik böyle.. değişik bir espiri anlayışımız vardı,anlaşılmıyorduk anlaşılmakta istemiyorduk zaten,böyle iyiydi,bize sordukları soruları cevaplamamıza gerek kalmıyordu,çünkü anlaşılmayan insanlardık,birdik ve maskeye ihtiyacımız yoktu.. günler mükemmel geçti,kancık bir sevgilim vardı ozamanlar,siktir ettim .Gn'r'a döndüm ikimizde ona aşıktık.. birisi ağlar diyeri yazar hesabı,tıpkı don't cry gibi..böyle geçti işte zamanlar,Appetite For Destruction dönemlerimiz,boğ ve kovaya dök felsefesi ile yaşıyorduk,üç lira harçlık alıyorduk ve milletten haraç kestiğimizde oluyordu.. sert adamlar olmak hoşumuza gidiyordu,ama o kadar da sert değildik,temkinli piçlerdik biz.. (bak şu işe uzun zamandan beri böyle eski günler hakkında yazmamıştım)
geçti gitti zamanlar
ortaokulu bitirdik,okul idaresi güç bela bizi yollamıştı işte
duyamıyorum şimdi onların sesini
sabahın sekizinde beni uzun saçlarım yüzünden sıra dışına çekip müdür yardımcısı ile görüştürdüklerini
ah,anımsayamıyorum kancık bir karının bana iftira attığı günü
öldürecektim onu ordan
fakat dostum ona cevabını vermişti
hemde iyi bir cevap
susmuştu kadın.. hepsi susmuştu..
iyiydi,o günler
sentimental'in tohumunu ozamanlar atmıştık garden of eden'a..
lise salaktı,kadınlarımız vardı,gn'r da vardı fakat bir zorunluluk hissi işte
kadınlar geldi
ve gittiler
bir duman gibi
bir şaka gibi
fakat hiç komik olmayan cinsten
kadınlar böyledirler zaten
erkekleri çiğneyip atmak gibi bir kendilerine has özellikleri vardır
fakat gn'r ın öyle huyları yoktu,
o konuşuyor ve biz sürekli dinliyorduk
GET IN THE RING KANKA YAPACAK BİRŞEY KALMADI ARTIK..
SENİ KIRMIZI FERRARİLİ PİÇ
GEÇER BENİM SARI PORSCHE SENIN ARABAYI!
KEMİKLER VE TOZLAR
KEMİKLER VE TOZLAR!

27 Haziran 2011 Pazartesi

bir sigara yakarım

günlerin birinde bir umumi tuvalette işimi görürken aklıma gelmişti
geceleri maviye boyamak
bütün gözler yumulmuşken
sıcak vucütlar ise yorganın altında
kalkıp boyayayım dedim gökyüzünü olabildiğince maviye
kadınları düşündüm boyayı almaya giderken
hadi dedim unut gitsin,tamda güneş doğdu derken karanlıklar çökecektir şehrin üstüne,
böyle oluyordu bu işler,
ilham kitaplardaydı fakat bir sayfadaki kara yazıdan fazla birşey değildi
birileri sürekli sayfayı çeviriyordu
herşey denetim altındaydı ve insanlar birbirlerini kullanan birer kobaydan farksızdı
kimse birşeyin farkında değildi ama biliyorlardı
benim bilmediğim birşeyi
bir sigara yaktım bütün bunların üstüne
uçsuz bucaksız keyif,keyifli bir ölüm
ölümün yumuşak ve komforlu yastığı
ölümün pamuktan döşeği
gel kıvrıl yanıma hadi