Sayfalar

30 Mayıs 2012 Çarşamba

yitiklik

sessizliği dinliyorum,ve bir an için gerçeklerin guru'su sanki
makul biri değilim ben,akşam güneşi yüzüme falan da vurmuyor
bildiğiniz sokakta yürüyen insanlardan biri olmadığımı söylüyorum
genellikle kaldırımda arabaların umarsızca ıslattıkları o haydut benim
çoğu insanın hakkımda pekte iyi şeyler düşündüklerini söyleyemem
ama yapabilirsem,hakkımda denilenlere kulak asmayıp bi on yıl daha
uzatacağım yaşantımı,ve en nihayetinde mühim olan şey 3 metrelik çukur
kim diyebilirdi,sıkıntıların,derdin,tasanın ve gereksiz ne varsa bu yorgun bedeni bulacağını
siktir ordan lan derdim heralde,ama kaderin kahpe oyunu bu olsa gerek,şimdi
kulaklarım telefonda,gözlerim ise pencerede,hiç çağrı yok,sıfır.memnunum bundan
tek başınalığın yolcusuyum,hala rahatsız edilmek istemiyorum,bu dünyada en çok
insan ilişkilerinde zorlandım,gördündüğüm gibi olmamayı seçtim,maskeler işte,
çürütür insanın naçizane bedeninin,ve can hep baldan tatlıdır ama yağmur yağar
ve denizin içindeki bir köpek balığından farksızımdır,ağlarım ozaman işte tam gök
gürültüsü koptuğunda gökyüzünde bilinki ağlıyorumdur ben,göz yaşlarından yoksun
bir şekilde,

nisan'ın vurdum duymaz tavrıyla rahatlamak amacıyla kendimi attığım mayıs'ın yelleri
yüreğimde yağmur oldu,damladı yavaş yavaş kalbime ve ben hep aradım birşeyleri
ben ağlamazken gönlüm harap oldu ve hibe ettim hislerimi insanlara,verdim umarsızca
hatalarım çizdi en başarısız tablomu ve ardından bakan oldum ben hep,
sinemalarda yine geçmişin başarısız filmi ve perdelerde ezberlenmemiş dramatik bir oyun
bu drama beni ve benliğimi kavuruyor,kişiliğimi çiziyor,bildiğimi okutuyor ve durduruyor
bu drama hayatımı berbat ediyor,ama bu benim seçimim,kaderime boyun eğmeliyim
mutlaka fiyakalı bir yalnızlığım olacaktır,ama insanlardan nefret etmiyorum biline ki-
onlar yokken daha iyiyim,belki bu yüzden duvarları seçtim,terfi ederken yalnızlığa bilmeliydim
çokça zaman aklımı kaçırmak üzereyken,durdum ne yapıyorsun dedim kendime ve duruldum
ve eminim hala aklınızda binlerce soru,bu neyden bahsediyor diye,bir çocuk gördüm
sırtında okul çantası,üstünde okul kıyafetleri,elleri cebinde güneşin batışında evinin yolunu tutmuş
gidiyordu evine,yerdeki çakıl taşlarını tekmeleyerek. diyeceğim o ki,
bu yitikliği filmlerde bile bulamazsınız.
afedersiniz,bitirişleri iyi yapamam ama siz benim özümü aldınız bende sizin şimdilik zamanınızı.