Sayfalar

1 Eylül 2017 Cuma

pati

tam olarak başlangıcı belli değildi,
birden bire bir denizin dibinde buldum kendimi
can havliyle yukarı doğru çıkmaya çalıştıkça
bir şey beni daha da dibe çekerdi,
bu hikaye aynı,
ve plağın sonuna geldik,
bir yenisini çıkarıp koymalı
ve sanırım keyfimize bakmalıyız,
biraz alkol,biraz daha uzaklaştırıcı şeyler,
yaşam iksiri,yaşamın özü,
hepimiz biliyoruz hayatın acımasız olduğunu
ve bugün bu dersin ölene kadar devam edeceğini anladım
bugün ölüm kendini gösterdi ve gitti,
sanırım şimdi kendi cennetinde
rutini bilirsiniz
beklenilen akşam gelir,bir süre herşey siyaha boyanır ve güneş tekrar gelir
sanırım tanrı beni beynimin içinde cezalandırıyor

27 Ağustos 2017 Pazar

metronun merdivenlerinden çıkarken
bir anda yağmurla karlılaşmanız gibi
iskelenin sesinde,yerlerde birikmiş su birikintileri,
saatin gelmesi için biraz daha vakit geçirme çabaları
boş bir bank bulabilirsen oturup bir sigara içersin diye düşünürsün,
kısacası
bok gibi başlamış birgündür

24 Ağustos 2017 Perşembe

uykusuzluğun zirve yaptığı bir diğer dönem,
ilacım yok,kulağımda sadece caz var
fikirler var,hayaller var,
birbir gerçekleştirmek için sıraya koyduğum
ama paraya ihtiyacım var ve biraz şansa,
her gece aynı terane,aynı kaçış,
düşünceler kovalar ve sen kaçarsın,
yorulmak nedir bilmezsin
ve aniden arkandan bir el sana dokunacak gibi hissedersin,
biraz cigara almak için zamanın geçmesini beklersin,
bişeyler ayarlarsın yarın için,
telefonu bi kenara bırakamazsın,
ve aklında genelde onlarca kadın olur,
sen hep teksindir,yalnız ve keşfedilmeyi bekleyen kişi,
nerde olduğumu biliyorsun,
sanırım sm benim mezar taşımda yazılanlar olacak,
bir yolu var mı uyumanın?

19 Ağustos 2017 Cumartesi

sevgi ve nefret ilişkisi

önce tozunu aldım buraların...
her zaman sarıydı duvarlarım
sevgi ve nefret ilişkisini bilir misiniz? hepimizin içinde olan şey.
en sevdiğiniz her zaman en çok nefret ettiğinizdir.
sevdikçe nefret edersiniz.
nefret ettikçe sevdiğinizi anlarsınız.
kendinden mi nefret ediyorsun? ölüme yaklaş o zaman.
ölümden nefret mi ediyorsun? bak kendini ne kadar çok seviyorsun.
ciğerlerini dumanla veya sevgiyle doldurmak arasında fark yok.
sabahın dördüne kadar seviştiğin de olur.
sabahın dördüne kadar nefret ettiğin de.
ölüme sabahın dördünde de yaklaşabilirsin.
bir çift sıcak dudağın ölüm kadar enseme yaklaşmadığı çok uzun zaman oldu.
hepiniz bir çift sıcak dudağı ölüme tercih edersiniz değil mi ?
işte sevgi ve nefret ilişkisi böyledir.
hayattan, kendinden ve sevgiden nefret ederken ölümden nefret edemezsin!
kimsenin bilmediği ve sadece benim bildiğim tek şey
insanı ölümden nefret ettirebilecek tek şeyin sevgi olduğudur.

16 Ağustos 2017 Çarşamba

en iyi duo'larım.

chopin'i hep sevmiştim,
kasım ayında ayaklarım soğuktan üşürken
kulaklığımda tınlardı kaldırımda hızlı adımlarla yürürken
eve gitmek güzel bir şeydi,
aklımda olan tek soru
acaba yemekten sonra sigaramı içebilecek miydim?
ve nitekim içmiştimde,
jose feliciano'nun şarkılarını dinleyip
masa lambamı açardım,ve dalardım
geçmişte
bilirsiniz nasıldır,
zamanın nasıl geçtiğinin inan farkında değilim,
bazen notalar yakındır
bazen ise kelimeler,
biri enjektör,diğeri ise madde,
her an deprem olacakmış gibi hissederim
küçüklüğümden beri,
ve hep biri gelip beni kurtaracakmış gibi hissederim çöplüğümden
bir gün gerçekten umudumu kestiğimde
acaba merak ediyorum kendime bir silah bulup kafama dayar mıyım?
hippi değil o,duyguları var,derenin nasıl aktığının çok iyi farkında,
insan o,pilinin bittiği yerde
ölmek zorunda
chopin ve soda,
bira ve uyku hapı,
cigara ve düşünceler,
müzik ve yazı.
sanırım benim hep en iyi duo'larım.
hayatıma hiç sıfırdan başlamaya çalıştım mı?
yada tahtaları söküp,tekrar yerine oturtmayı denedim mi?
herşeyi gerçekten sıfırlamaya çalıştım mı,
yada gördüğüm rüyalardan kendime bir ders çıkardım mı
güzel bir kahvaltı,güneşli bir pazar sabahı
kaç defa berbat ettim hatırlıyorum,
anlamsız yakarışlarım,eksik olan sayfalar
ve kendimi tekrar buluşum
bu gerçekten çok uzun zaman önceydi,
uzun zaman önce kayboldum
bir dünya gördüm oraya sığındım ama atıldım
artık tekrar burdayım,harmanım,sigara yok
alkol tatsız,cedrinayı biramın son yudumuya yuvarladım
bir çok kelimeden artık çok uzağım,
selam ben anıl,beni tanırsınız,artık ahmeti kaybetttim,
ben kimim,nerdeyim,ve kiminleyim?
sanırım kendimin upgrade edilmiş bir haliyim,
yıllar böyle geçti,klasik müziğin muntazam ahengiyle
gözlerim 10 tonluk bir kaya gibi ağır
kirpiklerim kırılıyor,telefonu kapıyorum,
herşeyi sıfırlamayı düşünüyorum
bu kaçıncı kendimi kandırışım ve her defasında daha iyisini aradım
ilham perilerim yine gitti,benimleydiler
sevdirdiler,ama artık gittiler
burası benim iki dünyamdan biri,
aynadaki ben,aslında gerçekten ben değil,
diğerinde notalarım bunda ise yazılarım,
aslında telefonum gerçekten çalmıyor,
yada olan biten,gelip giden insanlar
gerçekten beni merak etmiyor
tren en önde çekiyor,
ev ben en sonuncu lokomotifim
herşeyi hazmederek gidiyorum,en son tadıyorum,
güzel yolculuklar,güzel tatlar hepsini gördüm,
çevremdekilerden hep şanslıydım,
şanslı doğmuştum ama içimde bazı dikişler yanlış atılmıştı,
hey
ben ordaydım,o şey olurken
ben ordaydım,sende ordaydın
gördün beni,hepimiz ordaydık,
hepimiz biliyorduk yolun bozuk olduğunu
ama yinede oraya varmak istedik,
insanın arzusu nefsinde beyni asla engel olamaz,
güzel kadınları,güzel erkekleri
erkek ve kadının dünyası bu,
şimdi ise ben,kulaklığımda eski bir arkadaş olan mahler
gözlerim cedrinanın 10 tonluk ağırlığında,
müzik üretmek benden tekrar çok uzakken,
parmaklarımda kurumuş kan,vitesi küçültmeye çalışıyorum
yoksa patlayıp gideceğim biliyorum.

6 Ağustos 2017 Pazar

nehaber evlat?

belkide çizgiyi biraz bu tarafa bükmeliyim
bir gün daha başlıyor aklımın içinde
berbat iki gündü,
kendime yakındım ve hatırladım,
uykusuz bir geceydi
huzurlu hissi sabah saat 6 da yakaladım
kendimi alıp çıkarabildim bu delikten
çizgim yolundan biraz sapmış
biraz uğraşmam lazım
yeni yeni farkındayım,
güneş damlaları pencereye akıyor
bir diğer sonu belli günün başındayım
yağmur uzakta,nerden geldiğini bile bilmiyorum
benim için herşey kötü mixlenmiş bir şarkı gibi,
kendimi anlaşılmaktan kaçırmak her gün delirmek gibi
belkide şu sıralar sadece yazı yazmalıyım,
belkide sadece şu kanepede uzanmalıyım,
kesinlikle her gün bir başkasıyım,
reenkarne olmuş olmalı ruhum henüz ölmeden