Sayfalar

25 Ağustos 2011 Perşembe

bu hırs kaç kuruş?

kasıla kasıla yazar oldum senden sonra.
triplerine trip katan bir mahlukat mıydı amacın?
titrek ses tellerimi hissedebiliyor musun?
nasıl da kasıyorlar kendini?
yeniden diyor.

deneyebilir miyiz gerçekten de?
yeniden saksıya tohumları serpiştirebilir miyiz?
yeniden sulasak birlikte papatyalarımızı.
nedeni yokken neden uzaktan bakıyoruz aynı hayatımıza?
ama...

kaç kuruşluk senin bu hırsın?
dizeleri şaşırttın kalbi kırık bir yazara.
bak bu kalbi görebiliyor ve hissedebiliyor musun?
tam ortasındaki yara senin ve korku da senin.
gözlerime bakma parlak ve korkulu tam olarak anlayamıyorum ne dediğini.

bir sigaram var ve bir sigaram var.
biter diye içmiyorum.
keşke burada olsan ya da olmasan.
ne fark eder korkun yine var?
beş para etmez herkesteki bu hırs.

konuşabilir misin benimle de onunla konustuğun gibi?
yapabilir misin gerçekten?
deneyebilirsen sevinebilir ya da üşüyebilirim.
çünkü ne zaman aklıma gelsen ya üşüyor ya terliyorum.
kar yağarken terlemek nedir bilir misin sen?

saç diplerine kadar diken diken olmak nedir duydun mu hiç?
yelkovanı saatlerce seyre daldın mı sen?
ben daldım seni beklerken.
gömüldüm yatağımın derinliklerine herkesten kaçtım ama yakalandım.
televizyonun sesini kıstım.

hala bir sigaram var ve öylece duruyor.
biraz başı ezik. kendime benzetiyorum onu anlayabiliyor musun?
hoşgeldin beynimin derinliklerine.
burada herşeyi bulabilirsin. kan , erkeklik , ceset , aşk , para ya da kendini.
kaldır kafanı da güneşe bak biraz.

hiç bu kadar içten yazı okudun mu sen?
kendini hiç kelimelerde okudun mu sen?
kalbi kırık bir yazar tarafından yazıldın mı sen?
çimenlere basıp derin nefes aldın mı sen?
simgelere hiç takılmadan hayal kurabildin mi?

kafanı hiç özgür bulabildin mi ?
kendi hayalini kendin kurabildin mi yoksa?
yoksa ne?
özgür bir kuş olamadın mı?
seni özgür kılan bendim benim kafeslerimdi.

sonsuz kafeslerim içinde gözlerdim seni.
anılarıma hikayelerime bile yetmedi parlaklığın.
ilham meleği derlerdi sana hayal dünyamda.
yeşil çimenlerde arkadaşlık kurabilirsin.
geceleri mükemmel yıldızları daha da parlatabiliriz.

alabilirsin beni benden saf bir şekilde.
caddelerde yürüyebiliriz el ele.
ama ben öylece duruyorum bunları yazarken.
bir bardak su ile bakışıyorum saatlerdir.
zamanım doluyor ve askerler üzerime geliyor.

katiller ve kötü niyetliler.
neyse ki yağmur başlıyor ve sonsuzluğa yolluyorum onları.
heyecanım ilginç gözlerine kayıyor bazen.
hayat parlak bir ışığa benziyor bebeğim.
ve ışığın rengi sürekli değişiyor.

bu yüzden korkma ve o minik parmaklarını yumruk yapmaktan vazgeç.
gözyaşların daha da karanlıklaştırıyor gecemi.
daha kötü insanlar daha kötü niyetler.
geleceğimi karartıyorlar ve ışıkların renkleri gitgide gözümü alıyorlar
sana şarkılarını ben öğrettim tatlım.

aşkı benimle öğrendin.
aşkı bana öğrettin.
bulutlu bir günde hissettik birçok kez birbirimizi.
banklarda oturup bulutları seyrettik.
ama sen fırtınalarda kaybolup gittin sanırım.

yeniden güneş açtığında sana dokunamadım.
bana yardım edemedin ve çok korktum.
ve evime gittim.
yürüdüm.
yağmur yağıyordu ve hiç acele etmiyordum.

gözlerime damlıyordu yaşlar tam içine.
yanaklarımdan geri gelip tam içine.
canım acıyordu yağmurda.
seni göremiyordum çünkü.
kalbimi kırmıştın ardına bakmadan.

nedenini sen de bilmiyordun sanırım.
böyle şeyler yazmamı sen sağlamıştın çünkü benimle konuşmadın.
sen bana yardım etmedin.
yangınları kendim söndürdüm.
yardıma ihtiyacım vardı.

müzikler ağırlaşırken evime gidiyordum.
herkes selam veriyordu fakat devam ediyordum yoluma.
bir nedeni yoktu sanki ciğerlerime dolan şeyin neden dolduğunun.
hissedemedikten sonra seni yaşamayı sadece yürürüm ben de.
oralarda bir yerlerde acıdan ağlıyorsun ve görebiliyorum.

gözlerini içini görebiliyorum.
benimleyken de acı çekiyordun.
gözlerini seyrediyorum.
değişime yeter bu kadar demedin ve birbirimizi ayrı bulduk.
yeniden bırakmak mı?

nerede çöküp ağlıyorsan oraya koşa koşa gelmeye hazırdım bebeğim.
seni oradan kucaklayıp götürmeye ve nehirlere atlamaya.
ama sen tamam evet sadece sabır etmedik.
böylesi daha mı iyiydi?
senin için iyiydi.

koruyamadım kalbimi ve paramparça gördüm ayakalar altında.
koyunlara yol verdim uzun yolumda karşıdan karşıya geçmeleri için.
duvara yaslandım ve bekledim.
sonra devam ettim yoluma.
neden diye sordum kendime?

yanıtı yoktu sanki.
yanıtı yolun sonundaydı belki ama kim bilir?
yolun sonunda savaş vardı ve ben burda savaşın tam ortasında yolun tam sonundayım.
tüm kaslarım kasılmış kaşlarım çatık gözlerim sabit parmaklarım kireçli.
acıyı kelimelere vurup duruyorum.

basit bir şarkı değil bu bebeğim hemen bitsin.
2 dizelik gece şiirleri değil bu şiir sabaha uçsun akıldan.
bu kısa metraj bir film değil tatlım.
bu değeri deniz altında bir hırsın sonucu güzelim.
güzelim sigaram bitiyor değerli sigaramı diğer yazılarıma harcamalıyım.

sana değil... çünkü hepsi bu işte. ucuz burjuva!