Sayfalar

29 Mayıs 2012 Salı

son şans

bu blogu açma fikri önüme geldiğinde kafamdan çıkan dumanları izliyordum ayna karşısında. hala aynı desem yalan söylemiş olmam. delirdiğimi biliyorum ve anlık parlamalarım tehlike içeriyor. 2010 temmuz gibi. 2012 hazirandayız neredeyse. değişen şeyler var. değiştiğimi görmek bana acı veriyor ve engelleyemiyorum. duygularımın kontrol dışı hale gelmesi beni bitiriyor. gözleri sulu bir velet olmaktan korktum. peki ama şu an neyim ben? tam bir kontrol manyağıyım. sanırım babamdan gelme bir şey. içten içe yiyorum kendimi. yatağa yatana kadar tüm yalanlar. yıllardır böyle. 3 senedir göz boyamaktan bıkmış olsam da seviyorum kendimi. ve sizler şanslısınız. ve biri daha şanslı sizlerden. değişim bana kafayı yedirdiği sürece zevk alamayacağım sanırım hayattan. rutinim benim kan damarlarım. bozulduğu anda neler olacağını kestiremiyorum. merdivenleri hep 3er 5er çıktım. bu bana bişey kazandırmadı evet. dikkat çektim. dikkat çekmek istemiyordum. rahatsız edildim hep. bıkmıştım elbet. yumrukları sallayarak bir yere gelinmeyeceğini anladım tabii ki. korkaktım ama. ve sadece 2 insan için feda edebileceğim şeyler var. kaldırımdan inmek istemiyorum. yol korkutuyor elbette. ama karşıdan karşıya geçmek zorundayım. biliyorum egoist ya da deliyim. bu buhran ve bohem sonsuza dek değil. ancak şimdi böyle. kapı orada. kim istemez biraz sevgi sözcüğü sarfetmeyi. uykularımı 2 kabloya emanet etmek yerine aşık olabilirim evet. ama kim bana güvenebilir ki. güzel günleri göremezsek silahıma davranabileceğimi düşünüyor arkadaşlarımın arkadaşları. tek başına bir nefret söylemiyim. önyargılarınız kafayı yemiş durumda. hepsine birer kurşun sıkıp gidebilirim.