Sayfalar

12 Mayıs 2013 Pazar

1965

1965 yazıydı,
vietnam da amerikan tarafında pall&mall içiyordum
iyiydi pall&mall,ozamanlar çin filtresinden yapılmış sigaralar hasta ediyordu beni
rica etmiştim bir teğmenden sağolsun geri çevirmemişti
bende ona akağaç pekmezi verdim,buralardan.adamı fişek gibi yapardı
"sağol ahmet" dedi
"ne demek" dedim
sustum.tropik ormanlarda yaprakların ışığını kestiği güneşi seyrettim
"kimse anlamıyor beni" dedim
"neden anlasınlar" dedi
haklıydı. anlaşılmamaya mahkumdum
elimi cebime soktum ve cüzdanımı çıkardım,
"kaç papelin var?" diye sordu teğmen
hışınla cüzdana baktım gördüğüm tek şey 2 tane banknottu,iki beşlik.
"tek sahip olduğum bu iki beşlik" dedim
"benimle gel ahmet" dedi
duraksadım,"hayır "dedim burada kalacağım
"keyfin bilir ahbap" dedi
uzaklaştım oradan,
allahın belası teğmen,
güneşi aradım,yoktu.tropik ananas ağaçlarının dalları güneşi yoketmişti,
evin yolunu bulmalıydım,huduttan geçmeliydim,fakat kimliğimde lanet
bir çekik gözlünün kaşesi vardı,
çekik gözlü değildim
ve o an düşündüm
"ben neden bu amını siktiğimin yerindeyim?"
koşmaya başladım,
işte o an onu anladığım an koşmaya başladım
koşmaya başladığım anda coniler siperlerden ateş açmaya başladılar yaklaşık 4-5 el idi,
beni kaçak vietnamlı yağmacı zannetmiş olabilirler,
bunu hiç bir zaman bilemeyeceğim.
bir meşe ağacının gövdesine dayandım,soluklandım
"bu kepazelik nereye kadar" diye sordum kendime
ölene kadar sanırım
çok sık duyuyorum bu muhabbeti son günlerde.