14 Eylül 2011 Çarşamba
eylül geldiğinde bilenir bıçaklar
binlerce imla hatasının arasından sıyrılıp geldim ben beyaz sayfanın ortasına. bir napalm bombası gibi düştüm kelimelerin ortasına. okuyanın ciğerleri yandı. yine yıllardır olduğu gibi eylül ekim kasım üçlemesinin başındayız. tehlikedeyiz. bir çok belirsizlik var ve tutuk eller titriyor buğulu camların arkasında. müzik kesik kesik. kimse kesin bişeyler söyleyemiyor. gözler kaçıyor gözlerden. mutluluk oyunları adım adım dolaşıyor gibi. fakat kimse emin değil kimi sevdiğinden-kime nefret duyduğundan.
her an herkes hataya düşebilir ve bir-kaç yıl acı çekebilir. bir-kaç yıl acı çektim sanki ama yine de pişman değilim. ya da pişmanım ama bu hiç birşeyi değiştirmeyektir.
pişmanlıklar her zaman gece yarısından sonra uyku getirmek içindir.
her insanın hayatında dönüm noktaları olabilir. olmalıdır. ki zaten olacaktır. çünkü kimse doğduğu gibi değildir. yazılar yazılacaktır okunmayacaktır. ve sonbahar sıcaklığı iç boğacaktır her zamanki gibi.
açık pencereden içeri dolan ceviz ağacı yaprağı kokusu...