Sayfalar

28 Mayıs 2013 Salı

Radio Supernova

ne hayat ama
ufacık çocukken sınıfları anons ediyorlardı
bunlar ne diyordum
korkuyordum
etrafımdakilere bakıyordum tanıdık yüzlerdi
yıllar çarçabuk geçti
soğuk ve güneşsiz sabahlar zordu
kalbimde ağrıyla uyandığım
vuslatın hiç bir zaman gelmediği o sabahlar
nefret ediyorum hepsinden
bütün o insanlardan
kanun kaçağı gibiyim sürekli gitmek isterdim
bir şeylerden kaçmak
ne zaman hayal kırıklığına uğrasam kaçmak istedim
mücadele etmekten kaçtım galiba
buydu yıllardır söylemek istediğim
fakat söyleyemediğim şey
mücadele etmekten kaçtım
fakat ne değişirdi?
insanların bütün numaralarını ben biliyorken
neyi değiştirirdi
dünyayı mı?
o nemrut suratları mı?
ülkeyi mi?
devleti mi?
aşkı mı?
yada atladığım zilyon tane şeyi mi?
neyi değiştirirdi mücadele etmek?
son deplasmanda bunca sayı gerideyken
nasıl öne geçebilirdim?
hiç bir şekilde ve hiç bir zaman
son deplasman benim aklımda ömrümün sonuna dek bir ukte olarak kalacaktır
bazen yolun sonunu biliyorsan
kenara çekip öylece durmak gerekir (mi?)

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Kapana kısılmak geceleri

Bu munzeviyat nereye kadar
Daha ne kaldi odenecek hesap
Her seyi hatirliyorum
En gereksiz ayrintiyi dahi
Ben asla gereksiz bir sey yapmam
Parmagini dogrultma bana
Sadece sonlar ilgilendiriyor beni
Bu oyuncak dunyada kapana kisilmisiz
Siirlerim yeterince guvenli degil
Gecenin bir vakti gelen telefon gibi panikleyici
Kelimelerim de vaktini doldurmus
Anlasilmamaya hediye etmis kendini

19 Mayıs 2013 Pazar

Tek isteğim biraz....

ve yine uzun bir süre
elbette biraz düşündüm
sen ve ben ne olacağız diye
biraz zamana ihtiyaç olduğuna karar verdim
evet zamana
şimdi gitme
geçmişte yazılan bir şiir gibisin
soğuk bir sabaha uyandıysan
söyleyecek fazla şey bulamayabilirsin
ama sonsuzluğu görmek istiyorsan
gözlerime bak
bugün ve sonsuza dek
hayatımda kalabilir misin?
ya da işleri yoluna koyana dek?
söylenecek bişey bulana kadar
soğuk bir sabaha uyandığımda
konuşacak bişeyler bulana kadar
şimdi gitme

12 Mayıs 2013 Pazar

1965

1965 yazıydı,
vietnam da amerikan tarafında pall&mall içiyordum
iyiydi pall&mall,ozamanlar çin filtresinden yapılmış sigaralar hasta ediyordu beni
rica etmiştim bir teğmenden sağolsun geri çevirmemişti
bende ona akağaç pekmezi verdim,buralardan.adamı fişek gibi yapardı
"sağol ahmet" dedi
"ne demek" dedim
sustum.tropik ormanlarda yaprakların ışığını kestiği güneşi seyrettim
"kimse anlamıyor beni" dedim
"neden anlasınlar" dedi
haklıydı. anlaşılmamaya mahkumdum
elimi cebime soktum ve cüzdanımı çıkardım,
"kaç papelin var?" diye sordu teğmen
hışınla cüzdana baktım gördüğüm tek şey 2 tane banknottu,iki beşlik.
"tek sahip olduğum bu iki beşlik" dedim
"benimle gel ahmet" dedi
duraksadım,"hayır "dedim burada kalacağım
"keyfin bilir ahbap" dedi
uzaklaştım oradan,
allahın belası teğmen,
güneşi aradım,yoktu.tropik ananas ağaçlarının dalları güneşi yoketmişti,
evin yolunu bulmalıydım,huduttan geçmeliydim,fakat kimliğimde lanet
bir çekik gözlünün kaşesi vardı,
çekik gözlü değildim
ve o an düşündüm
"ben neden bu amını siktiğimin yerindeyim?"
koşmaya başladım,
işte o an onu anladığım an koşmaya başladım
koşmaya başladığım anda coniler siperlerden ateş açmaya başladılar yaklaşık 4-5 el idi,
beni kaçak vietnamlı yağmacı zannetmiş olabilirler,
bunu hiç bir zaman bilemeyeceğim.
bir meşe ağacının gövdesine dayandım,soluklandım
"bu kepazelik nereye kadar" diye sordum kendime
ölene kadar sanırım
çok sık duyuyorum bu muhabbeti son günlerde.


10 Mayıs 2013 Cuma

fırtına sunar gri gökyüzünü
şezlonglarda geceyi izlemek gibi
bir yandan şarap
ve eski anılar sarhoş eder insanı
yoksulluk nöbetindeki kalpler
kıpır kıpır etmesi gereken bir ilkbahar
fakat herşey tersine 
insanlar ne zaman sevgi dolu oldular ki?

en iyi forvetimin maçın başında sakatlanması gibi vaziyetim
çöl kumlarında avare dolaşır oldum 
insanların eşsiz kahpeliği yavaş yavaş aldı herşeyi benden
önceleri sert çocuktum 
"gittikçe yumuşuyorum evlat"
ölüm gibi sabah güneşinin doğması
nöktürn olmaya meyillim
şiirlerim yıllardır aynı
herşey yıllardır aynı
neden yazıyorum?
neden yazıyoruz?
silah mermiden çıkmaya meyilli zaten dostlar
allahın belası sona ulaşmanın derdindeyiz hepimiz
hayat,yaşam ve nefes alışımız buna zorluyor bizi
sona sürüklüyor bizi