Sayfalar

7 Kasım 2013 Perşembe

körü körüne sadakat hiç bir zaman sadakat olmamıştır gözümde

mor kazak bu kasım da yorgun
zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum yine
eylül ekim kasım beynimi uyuşturan bir süreç
kırmızı kazak ve sarı penyeyle okula gittiğim zamanlar da böyleydi
anlam yüklemeye gerek duymak istek dışı bişey ve bu bende sürekli oluyor
doğrulamıyorum bir türlü ve hissedemiyorum
parmaklarımın hiç durmadan beynimden geçenleri kağıda damgalamalarını istiyorum
bunu çok istiyorum ve aslında çok özledim. özlemişim
biliyorum diyorum ama anlıyorsun yalan söylüyorum
önlem almadan yaşamak diyorum aşk için ama hiç görmedim
hiç okumadığım cümlelerle dolu sayfalarca şeyi öğrenmek zorundayım
veya öyle görünmeliyim ama aynaya bile bakmak istemezken bilemiyorum
edebiyattan uzak kalmışım ve beat ruhum beni boğazlıyor çünkü yağmur var ve gitme zamanı sanki
bunca zamandır nereye gideceğimi bilmeden gitme isteğini bekledim ve gittim
olduğum yer için çok insan çok şeyden taviz verir ama ben nelerden taviz verdiğimi düşünemeyecek kadar vakitsiz ve hıyarım
yaşamsal faaliyetlerim zaman denen şey tarafından elimden alındı ve yapmak istediğim tek şey sabaha kadar
anlamsız şeyler yazmak ve anlamsız şeylere anlam yüklemekte sanki üstüme yok
gerçi beni pek az iyi hissettiren şeylerden biri bu 
insan olduğumuzu unutmamız daha önce hayatın güzel olduğu anlamına gelmiyor
insanlığın farkında olunmamış sanki hiç bir zaman ve belirli sorular üzerinden ağlamış kadınlar.
kaldırımlar okullar hastaneler bar ve sokaklar gözyaşı savaşı fakat tüm müttefikler siperlerde
yalan söylüyorlar
hepimiz biliyoruz ama rol yapmak hoşumuza gidiyor ve entrikalar çok hoşlarına gidiyor
körü körüne sadakat hiç bir zaman sadakat olmamıştır gözümde
ve bu en çok kan akıtan zamanın katil olduğu bir dava ve inanın hakim ya da savcı olmaya hiç niyetim yok
sadece iyi niyet ve biraz mantık her şeyi çözecekken dünyevi sarhoş ediciler ve beynin içindeki köstebekler kulaktan kulağa dans ederlerken herkes herkesten nefret edebilir
bunu görüyor iki gözüm ve artık duymak istemiyor kulaklarım
her insanın aklı karıştırılır -ben öyle biliyorum- ve bu hep böyle olmamış mıdır?
bu kadar az şeyi severken bu kadar çok şeyden nefret etmek zor ve şaşırtıcı gelmiyor bana
klavyede yanlış tuşa basabilirsin ve silersin
ama daktilo ve hayatta böyle değildir
tecrübe etmişsen etmişsindir ve gerekli mesajı almışsan almışsındır
noktalama işaretleri olmayan bir dünya istiyorum ve tüm televizyon kanalları kapansın istiyorum
katillerin de aramızda olduğunu biliyorum
sömürülecek bişey kalmadığında ne olacağını merak ediyorum
kendimden verebileceklerimi zaten kanalizasyona yolluyorum büyük bir gurur içinde
-aslında bunu haketmiyorsunuz- burda lafı dolandırmaktan da öte olan bir şey varsa uyuşmayan herhangi şeylerdir
ve bu sanki sürekli bir çivi gibi çakılıyor tahta kapıya unutmayın ki buralarda tahta kuruları da var.
çok çok önemli bi farkındalık kazandım.
çocukken hayal kurduğumu hatırlamıyorum ve şimdi ise hayal kurmak çocukça geliyor
ve soru işaretleri
hiç çocuk olmadım mı
yoksa hiç hayal kurmadım mı
rüya da mı görmedim
sert bir çocuk değildim ama neden hayallerimi hatırlamıyorum
eminim yine hatırlamadığım bişeyler benim hayallerimi beyaza boyadı
yoksa bir hayalin içinde miyim
veya
hayalimdeki şeylere sahip miyim -birine sahibim eve-
ama o sayılmaz o çok uzak böyle şeylerden ve derin
mor bir deniz ve benekli bir güneş gibi ve keşke tüm rüyalarım o olsa
yoksa içinde bulunduğumuz her şey hayal mi ?
yıllar önce duyduğum bir melodiyi 2 3 yıl hiç duymadıktan sonra sabaha karşı duymak insanı kurnazlaştırıyor
ve titrek parmaklarım vurmak istiyor tuşlara
hangi tuşa basacağımı seçemiyorum zaten dirseğimle bile yazsam yine anlamayacaksınız
ben böyle zevk alıyorum ama siz okurken ya da okumazken keşke anlasanız
babamın bana en büyük mirası dürüstlüğüydü
ve bu dünyevi bokta beni annemin sevgisinden çok onun dürüstlüğü gururlandırmış ve duygulandırmıştır
basit şeyler de olsa sarılmak için 500 kilometre yürümek zorundayım
bu beni ağlatır ama bir şey kazandırmaz ve kaybettirmez
ama güç denen şeyin bu olduğuna inanıyorum
siz ne olursanız olun ne yaparsanız yapın arkanızdaki güç eğer dürüstlük ve sevgiyse ve bu samimiyet ve gerçeklikle harmanlanmışsa sizin bu gücünüzün önünde saygıyla eğilirim
ve bunun da beni güçlendireceğine inanırım
inandığım şeyler varmış
ama değiştiremiyorsunuz işte insanları
bencilliği toprağa gömseniz neden diye sorar
her zaman akıl karışırıcı ve uzun cümleler kurup insanları çevremden uzaklaştırmak istemişimdir
böyle durumlarda ağzımı bıçak açmaz ve ellerim terler
genelde eylül ekim kasım üçlemeci katili böyledir
cahil bir piç olduğumu düşündüğümden beri etrafın farkına vardım
benden daha akıllısı yok
anlatmak istediğim bişey yokken bu kadar çok tuşa basmak
işte insanı rahatlatıyor dedikleri bu
rahat mıyım bilmiyorum ama neden böyle olduğum hakkında fikrim yok
hoşlandığım şeylerden kimse haberdar değil ve ulaşamadığımı düşündüğüm şu an var olmayan insanlar var sanki
kansız ölüm dedikleri bu işte uyku
uyurken neler olduğunu bilemezsiniz
ve kısa gözlemlerim sonucu uyanıkken de ne olup bittiğini göremeyen insanlar var
acıyamayacak kadar ilgisizim ve haddime değil gibi hissediyorum
yapım bu eksik ve bozukluk üstüne gibi ama sadece bunu ben söyleyebilirim
60'lar new york'u değil hayat
kokain gibi erkeklerden ve kızlardan ibaret değil
bi aralar öyleymiş galiba
bu yüzden
körü körüne sadakat hiç bir zaman sadakat olmamıştır gözümde
lizard