iki tane yan yana şezlongta biralarımızı yudumlarken gn'r mırıldanıyorduk
eski aşklara,hibe edilmiş hayatlara ve üstü çizilmiş hayatlarımıza ithafen,
kelimeleri ve harikulade cümleleri dumanla üflüyorduk dalgalı siyah denize,
herşey geçiyordu akıldan,insalar ve akıl sahibi olmayan hayvanlar
sık sık aşağlık hissine kapılırdık,feci tecrübelerimiz sayesinde,şaibelerimizin
münasebetsizliği sayesinde
bütün bunlardı bizi böyle garipseyen,soyutlayan
aldırmamaya çalışıyorduk ama zordu,birşeyler her zaman zordu ve tutunmak için insanlara ihtiyaç vardı
yaşıyorduk o sıralar,ucuz porto şarabımızı içip puromuzu tüttürürken muhabbet ediyorduk hayattan
büyük beklentileri küçük cevaplarla geçiştiren kadınları düşünüyorduk,sadık olmayan aşklardan bahsediyorduk,kanıyordu evet içimiz kanıyordu geçmiş
kafamı arkaya yaslayıp Kasım ayında yaptığım gibi gökyüzünü izlemeye başladım
fakat bu sefer ay yoktu,yıldızlar vardı,insanların dilekleriyle yıktığı ve bertaraf ettiği aşklar yüzünden orada asılı duran yıldızları izledim
olmadı,yaşadığımı pek hissetirmedi bana,ucuz beklentilerim engelliyordu hayatımı
yapabileceklerimi ve yapmış olduğum herşeyi engellemişti
bir ışık yandı arkadan,oturduğumuz şehzonkların sahibi gelmişti
sinirliydi ve iyi görünmüyordu,kalkmamızı söyledi,kalktık
dostum şarabı alıp beni takip etmeye başladı,dökmesini söyledim
yitirilmişti herşey nasıl olsa,kovulmuştuk oradan da.
31 Temmuz 2011 Pazar
29 Temmuz 2011 Cuma
dört işlemde ikileme düşmek
tam da kaldırıp atmışken tüm yaşananları arşivin dibine ışıkları yakar biri inadına.
ampule taş atmakla evlerin camlarına taş atmak aynı şey değildir fakat ikisinde de bişeyleri kırarsın. tıpkı sırtını birilerine dönmek gibi. kalp kırma ve barışmak bir paradokstur ve yaşam boyu sürebilir. gereksizdir çünkü insanlar değişir. yoluna devam etmek bir numaralı kural olmalı daima. bir insanın değişmeyeceğine inanmak aptallık değil hıyarlıktır. zaman o hıyarı insana yedirir ve sindirtir bile. uzun uzadıya yazmaya gerek yok ki basit ve inceci olmak her zaman iş yapmıştır bu piyasada.
insanları sikeyim ben gidiyorum.
26 Temmuz 2011 Salı
gevşemekte vidalar
aklımın ip uçları tükendikçe nefes alamıyorum
tarlaların sonu geliyor ,dağlar üzerimden geçip okyanuslara yar oluyor
ellerim küçülüyor, kafamı ellerimin arasına alamıyorum, dünyam kırmızılaşıyor
dişlerim uyuşuk, sendeliyorum arabalar hızla akmakta, sarı ışıklar hızla geçiyor
hayallarime bakıyorum, birer hüsran olup yollara çizgi olmuşlar
sonsuza akan şeritte yavaş yavaş ilerliyorum, vızır vızır hayat
terk et şehri diyor gökyüzü, bulutlar peşimde fakat koşamıyorum
tutku dolu bu gece yıldızlar bırakmıyor peşimi
etrafımı sarıyor beyaz bulutlar mavi gökyüzünde
mavilikler pembeleşiyor gözlerim hüznün eseri bakıyor anlamsız anlamsız
kelimeler anlamlarını yitirdikçe ölüyor insanlar, koşmuyor duyguların peşlerinde
cömertçe harcanıyor zamanlar, politikalar süslüyor geceleri
planlı herşey robot misali, sürpriz rüyalara kalmış
tekneler açıklarda gezmekte, aklım yelkenlerimde, delik yelken misali hayallerim
fotoğraflar solmaya yüz tutmuş gül tarzı çereçvelerinde bakılmayı bekliyor
ütopyamı eller ele geçirmiş ben tizlerde yaşıyorken hayatı gümbür gümbür
bir omuza ihtiyaç varken 7 milyar insan yok olup gider gözümden
kana bürünür en duygulu notalar en hisli parmaklardan çıkarken
rüyalar kabusa döndükçe bastırılmış aşklar daha da bastırıldı
dizeler silindi tekrar yazıldıi kelimelere yeni anlamlar yüklendi, gözler gözlerden kaçırıldı
herkesin birine ihtiyacı olduğu gecenin soğuk yağmurunda şehrin sokaklarına yağmur olup yağdı
sahildeki kumlar gibi ıslanmaya mahkumdur aşk
kime sorsanız aşk: elinde kırbacı olan riyakar bir kadından ibarettir
güzeldir ve aranan insandır
bardak o'dur ve siz su olsanız bile genellikle dolduramazsınız onu
çünkü saflığınızdan onun şeklini alamazsınız,o'nun istediği gibi bir insan asla olamazsınız
DNA larınızı kadınlar bozdu sizlerin
anlamsız savaşlarınızın nedeniydi aşklar
ve bir ay ışığının eşliğinde yudumlarken içkileri
hep kaldırdınız değil mi son kadehleri unutulmuş aşklara?
aşk vazgeçilmez bir tutkudur
ne kadar kapatırsanız kapatın o sandığı,vurun kelepçeyi ellerinize ve yumun gözlerinizi
bir gün herşeyden sıkılacak ve açacaksınız gözlerinizi
çünkü birşeyler ukte olacaktır zihinlerinizde ve,
insanların hala birer bok parçası olduğundan emin olmak isteyeceksinizdir
ama genellikle karşınıza bir kadın çıkar
ve içinizde uyumakta olan ne varsa bir anda uyandırır
aşk böyledir,
aşka kadınlar kendi ruhlarından sihirli bir parça üflemişlerdir
istedikleri zaman kapatıp açabilirler kapıları.diyeceğim o ki en iyisi
kabullenip içkileri yudumlamak gerek bir köşede.
son olarak,yaşlı ve ayyaş adam derki " tabiiki birine aşık olabilirsiniz onu yeterince tanımıyorsanız" ..
güzeldir ve aranan insandır
bardak o'dur ve siz su olsanız bile genellikle dolduramazsınız onu
çünkü saflığınızdan onun şeklini alamazsınız,o'nun istediği gibi bir insan asla olamazsınız
DNA larınızı kadınlar bozdu sizlerin
anlamsız savaşlarınızın nedeniydi aşklar
ve bir ay ışığının eşliğinde yudumlarken içkileri
hep kaldırdınız değil mi son kadehleri unutulmuş aşklara?
aşk vazgeçilmez bir tutkudur
ne kadar kapatırsanız kapatın o sandığı,vurun kelepçeyi ellerinize ve yumun gözlerinizi
bir gün herşeyden sıkılacak ve açacaksınız gözlerinizi
çünkü birşeyler ukte olacaktır zihinlerinizde ve,
insanların hala birer bok parçası olduğundan emin olmak isteyeceksinizdir
ama genellikle karşınıza bir kadın çıkar
ve içinizde uyumakta olan ne varsa bir anda uyandırır
aşk böyledir,
aşka kadınlar kendi ruhlarından sihirli bir parça üflemişlerdir
istedikleri zaman kapatıp açabilirler kapıları.diyeceğim o ki en iyisi
kabullenip içkileri yudumlamak gerek bir köşede.
son olarak,yaşlı ve ayyaş adam derki " tabiiki birine aşık olabilirsiniz onu yeterince tanımıyorsanız" ..
kalbime gelen sükunetim dar bayım
hiç bir kuvvet engel olamamıştı kayıtsızlığıma
en kral mantık ordusu bile dayansa yalnızlığıma
her zaman yenen taraf düşüncelerimdi
ve düşüncelerimin kıskançlığa verdiği yetki bu raddeye geldiğinde
anladım ki ben ateşin içine düşmüşüm
kendi bilgilerim doğrultusunda doğrulttum meraklarımı aynalara ve kaçtım aynalardan
sıcak bir günde ucuz bir şekilde terleyen bir otobüs dolusu insandan farkım yok
farklarım ve ritüellerim beni bu alçak muharrebeye soktu ve geçmişin tuhaf izlenimleri var hala zihnimde
hayatım için siyah bir prangaya vurdum kendimi ve gölgemi
bağladım ellerimi bir ağacın dal kavukluğuna
ve ben doğruyum,ben patronum,ben kara defterdeki tek doğru yazılmış harfim
ve insanlar nedense düşüncesizdi hep aşklara karşı
ritimler süzülsün kolonlardan ve ulaşsın kulaklarıma münasebetsizce
ben alışığım,aşinayım bilinmezliğe
ve birileri bu yollarda giderken
anladım ki eski limanlar aranan cevap değil
en nihayetinde yazmam için duvarlara ihtiyacım vardı,hepsi bu.
en kral mantık ordusu bile dayansa yalnızlığıma
her zaman yenen taraf düşüncelerimdi
ve düşüncelerimin kıskançlığa verdiği yetki bu raddeye geldiğinde
anladım ki ben ateşin içine düşmüşüm
kendi bilgilerim doğrultusunda doğrulttum meraklarımı aynalara ve kaçtım aynalardan
sıcak bir günde ucuz bir şekilde terleyen bir otobüs dolusu insandan farkım yok
farklarım ve ritüellerim beni bu alçak muharrebeye soktu ve geçmişin tuhaf izlenimleri var hala zihnimde
hayatım için siyah bir prangaya vurdum kendimi ve gölgemi
bağladım ellerimi bir ağacın dal kavukluğuna
ve ben doğruyum,ben patronum,ben kara defterdeki tek doğru yazılmış harfim
ve insanlar nedense düşüncesizdi hep aşklara karşı
ritimler süzülsün kolonlardan ve ulaşsın kulaklarıma münasebetsizce
ben alışığım,aşinayım bilinmezliğe
ve birileri bu yollarda giderken
anladım ki eski limanlar aranan cevap değil
en nihayetinde yazmam için duvarlara ihtiyacım vardı,hepsi bu.
24 Temmuz 2011 Pazar
aşkın kırıcılığı
tüm soğukluğuyla annesinden kopan bir buzul dağıdır aşk.
okyanusun ortasına sürüklenir ve tek kibrit parçasının ısısı bile onu eritebilir.
ürkek bir aslan yavrusu gibi aşk
çindeki bir gökdelenin bodrum katı gibi
ironiler ve sarraflarla doludur.
sert notalar iç çekişler ve yalvarışlara mal olur bir ilişkiyi yürütmek.
üstadın dediği gibi ''yağmurda mum taşımak gibidir aşk''
sağanaklara çıkar güneşten kaçar yatağının duacısı olursun
turkuaza karışır bulutlar geçersin altına nefes aldırmaz aşk
saniyesinde ağlar saniyesinde kahkaha patlatırsın
duyguların en duygusuzudur aşk.
zamansız kaybedilmiş bir kumar
ansızın gelen ilham
boş evin perdeleri
23 Temmuz 2011 Cumartesi
yalancı yıldız
köhne gecenin karanlığına katılır kaybolur gider kelleler
gömülür sessizliğe kaldırımlar
pati sesleri yem arar çimenler arasında hunharca
80 model bir kamyonet yanaşır tozu dumana katar
lüzumsuz bir rüzgar yaprakları hışırdatır
ürkerim korkutur azrail ansızın
anımsamadım yüzsüzlüğü
geceleri kaybolur ortadan yıldızlar
tınılarıyla birlikte çekip giderler bulutlara karışırlar
güneş onları geri getirir bazen
dizeler dizeleri şişeler şişeleri takip eder bazen acımasızca
ve camı açıp kan tükürürüm geceye..
20 Temmuz 2011 Çarşamba
baruttan bulutlar
doğrulttum kalemimi göklere gördüm barut bulutları
başka bir amacım yokmuş gibi ayrılmak istedi can bedenimden,verdim yetkiyi
baruttan bulutlar örttü kefenimi,haketti mermiler kalemi ve yarattı dil en asil silahı
vurdum her seferinde şaibelerimi ve gerektiği gibi davrandım maskelerim ile maskelere
bilemezdi kadınlar gerçeği sadece ben gördüm baruttan bulutları,yaz adımı en bilindik köşene
adli tıptan birileri geldi,buldu beni inimde şakağım delik deşik bir şekilde
kaldırdılar benı baruttan bulutların üstüne,ve izliyorum seni ve mahsüllerini
yalanların mı yarattı kılıfını ve onun içinde mi saklanıyorsun bed bahtından?
ah sen,ne kadar masumdun silahları bana güller ile doğrulturken
farkına varmalıydım senin o fehri kaçmış ucuz gözlerinin boş kalbimde olduğundan,bilemedim yanılabiliyor bazen hisler
Anıl/Cem
yerin dibine girdim örttüm üzerimi can çekiştim
bastılar üzerime gıkımı çıkartamadım
eritti toprak kemiklerimi gördüm aynaya bakmaktan iyi geldi
dert oldu başıma mutsuz yüzüm kırdım geçtim aynaları
sesim titredi , sandım toprak çarptı karıştım toprağa
su geldi geçti sıktım kendime bir baruttan bulut!
başka bir amacım yokmuş gibi ayrılmak istedi can bedenimden,verdim yetkiyi
baruttan bulutlar örttü kefenimi,haketti mermiler kalemi ve yarattı dil en asil silahı
vurdum her seferinde şaibelerimi ve gerektiği gibi davrandım maskelerim ile maskelere
bilemezdi kadınlar gerçeği sadece ben gördüm baruttan bulutları,yaz adımı en bilindik köşene
ama hahaha! en bilindik köşen şehrin en işlek köşesi olmuş , kimin kölesi oldun?
uykudan uyandım da duyamadım gerek yoktu tanrının sana bir kalp bahşetmesine.
bir işe yaramıyor dimi ama ha? bir kalp kırıcı oldun ilk maktülün oldum polisler korkar oldu.
delillerini yok et kalbim iyileşiyor düşecek peşine bulacak ruhunu haberin yok naber?
sert mi kaçtı sözlerim gözlerine ne kaçtı yalan mı ? öyle görünüyor baruttan bulutlardan!
adli tıptan birileri geldi,buldu beni inimde şakağım delik deşik bir şekilde
kaldırdılar benı baruttan bulutların üstüne,ve izliyorum seni ve mahsüllerini
yalanların mı yarattı kılıfını ve onun içinde mi saklanıyorsun bed bahtından?
ah sen,ne kadar masumdun silahları bana güller ile doğrulturken
farkına varmalıydım senin o fehri kaçmış ucuz gözlerinin boş kalbimde olduğundan,bilemedim yanılabiliyor bazen hisler
histerik olan hisler! gümbürdedi mi kalbin bana mı öyle geldi?
delik deşik satılmış beynin sokak ağzından başka birşey yapmıyor haberin yok.
sert içkiler gibi çabuk bittin hayatımın fondipine kaçtın.
sırıtma pişmiş kelle fotoğraflarına için şen şakrak mı hahaha hadi oradan güldürdün beni gel bana kim olduğunu göstereyim sana.
yar göğsümü bak sol tarafa gör yersiz muharebeyi!
dünyalar savaşmış beynimde sitemsiz kalbimde galaksiler çarpışmış.
hay aksi çok sert konuştum kırdıysam özür dilerim şen şakrak şahsınızdan!
Anıl/Cem
18 Temmuz 2011 Pazartesi
kan bürümüş notaları
kainatta kaybolduğun zaman çıkıp girer hayatına, canlı hissettirir bulursun kendini onda. muameleni yaparsın zirvede. kafa kafaya verirsiniz. sabır edersin aşık olursun. aşka inanırsın. yırtınırsın aşk yok diye. deşer kalbini paslı bıçakla sanki geceler konusur sen susarsın bırakırsın nefes almayı verir elini. o el yaşam olur girer kalbine çıkmaz balıkçı kancası gibi. memnunsundur sert gelir sana yer yüzü. bulutlarda ararsın yaşadığın şeyi. tüm zamanın zamanlıktan çıakr kaybedersin hepsini boşluğa tutunmayı öğrenirsin ve yok olacağını bilirsin herşeyin. ucuzluğu tadarsın sineye çekersin. özlersin ya da özlemezsin ama seversin de sevmeme gibi bir lüksün yok çünkü aşıksındır ve donukluk baş gösterdiğinde yanında mıdır bilinmez kaçıp gider belki belki çıkmaz kalbinden ya da beyninden zaten ikisi de işe yaramayacaktır artık ki bunu bilirsin buna göre davranamazsın cunku emın degılsındır ve korku salar tüm dünyaya bu histerik nedense de hep aynı senaryodur cunku duygular aynıdır böyle sanılır bu böyle olsa da kaçarsın daha fazla uzaklaşırsın umumiyet biter nefret başlar anlam nedir bilmezsin unuttururlar koca bir et yığınından baska bısey etmezsın cunku zaten öyleydın cocukluk bıtmıstır zaten ve hepimiz buyuduk ha öyle mi hala safım ve güzelım mı dıyorsun yok öyle birşey o sadece benım ıcın gecerlıydı cunku kendımı senın gozlerınde bulmustum sadece ve sadece sihiri kaçırdıysan işin bitmiş demektir ki bu kadar spesiğiğe girdiğin takdir de kesin gecenin bir vakti yalnızlıktan gebermişken depresif bir müzik eşliğinde tuşlara sert darbeler ındırıyorsundur ve gözlerın kan çanağıyken sadece ekrana bakarsın yazıların beyinden geçtiği sırada aynı anda nasıl ekranda belirdiğine hayret edersın kı bu sırada sessızlık bozulabılır ve muziği değiştirirsin depresifliğinden bişey kaybetmez müzik fakat senın beynın onu daha fazla içerler her geçen dakıka ve her gecen dakıka daha fazla yazım hatası yaparsın takmazsın zaten ama yine de önemlidir çünkü hiçbir işe yaramayacağı için özen göstermek gerek bu işin sihridir ve işin sihri onun minik kalbinden geçer genellıkle hergelenin biri alır o sihri ama o dünyam dediğin kız değiştiğini sanmaktadır dostlar sadece perde çeker araya saydam bir perde içi dışı bir neredeyse ve baş zonkladığında hayatın devam ettiği ve hatunun hergeleye yüz verdiği gelir aklına ki o yüzü ben yaratmışımdır ancak benden alabileceği kadarını alıp yaratmıştır ama ben şimdi benimdir belki ya da hiçbir zaman ben olmamısımdır ya da olamayacağımdır olduğum da ise sanırım dünya yeni bir seri katili tanıyarak güne başlayacaktır ve o işte benimdir artık nokta koyma ihtiyacı duyarsın cunku sessızlık bır ker daha bozulmustur. belki de bir paragraf acmak gerekir.
içinizi açar ne kadar açacaksa bu enkazın altında ancak birşeylere tutunmanız gerektir ne olacağını bılemezsınız kelimeler kelimeleri tokatlar ancak kovalamaz hep aynıdır 200 kelime ıcınde yazarsınız tıpkı ilişkinizin süresi kadardır 1 yıl boyunca aynı kelimelerle hikaye yazmak gibidir ve sonu her zaman iyi bitmez uzun uzadıya düşünürsün başkasını nasıl sana tercih ettiğini ama dediğim gibi düşünme değiştiğini sanar ve hayatını sürdürdüğünü düşünür ama senü düşünmez belki aklından geçersin fakat fazla yer tutmazsın değişti ya artık sen yoksundur sen onun özüsündür ben de senin özünü aklında cıkarırsan o değişim seni fazla değiştirir neye nasıl değiştiğini anlayamaz süreklı hata yaparsın umduğu olur sanki onun her yerden öyle gözükür masumiyeti bunu özel kılar ve rüyaları riyasızca sıraya dizdirir gerçi uyku denen şey ölümdür yaşam ve ölüm yüzde elli ellidir ama sen farkına vardığında iş işten geçmiştir ve çoğu şeye bağımlı ancak neye bagımlı oldugunu bılmeden yasarsın bu senı guclendırır mı bılınmez fakat para ön plandadır haha işte bu asıl olayımız her zamanki gibi itibar güç para duyguya yer yoktur çünkü duygunun parayla satın alınabileceği çürük beyinlerdedir ve bu beyinler programlandığı gibi hırpani ve vahşice çalışmaktadır ancak teklerler bazen ve süreç tekrarlanır akıllarına bir türlü girmez çoğu şey çıkmaz da ama siz hangisinde oldugunuzu bile bilmezsınız zaten bılmenıze gerekte yoktur cunku onemı yoktur zaten bıkmıssınızdır nefes almaktan zorlar sizi düşünceler kelimelere başvurur medet umarsınız onlardan ama gülemezsiniz işte sorun bu devam edemezsınız hiç bişey olmamıs gibi olmaz cucku olmustur hemde nasıl dostlar perdedir dediğim gibi sadece zaman kaybına vururlar işi boş bahaneler ve yalan sözler merak salarsın içeri kaçar kelimeler satırlarla dövüşür kazanan her zamanki gibi azrail olur yönelirsin iyi yada kötü şeyelere düşünmeden düşünecek bişey yoktur cunku basamak yoktur altında artık ama yine de içinde his vardır buna inanır insanlar ancak saman altı su işiyse asıl mesele o zaman gerçekten tüm kainatı kandırabılırsın ama benı degıl farkındayımdır artık zaten bır tek sız farkında olursunuz cunku harbıden yasarsınız yuvanız artık eviniz değil yorganınızın altı olur orayı bir nehir beller yunuslarla yüzersiniz aklı yitirmek diye buna derler fakat ona el uzattığınızda neler olacağını tabi ki bilmıyordunuz ama gordunuz işte saf yüz derin gözler ama ne derin(DEEP) e bu kadarla bitmez ki daha nedir yani ara vermek gerekir ama ağlamaya devam edersin göz yaşların tükenene kadar ama tükenmez bu sürede neler yapabileceğine sen bile inanamazsın zindan nedir aklına kazırsın yaşarken ölmek ve hangi sesin hangi tuştan geldiği seni dahi yapar gözlerin derinleşir ama çökmez çökmesi için kızın sana darbe vurması gerek ki bilumum her yolla ölümüne darbeler indirir ki soğuyasın.
kıstırır bazen acı seni köşeye gitmezsen üzerine attırır tepeni kafasını eline verene kadar ama el vermez buna gönül herşeyi güzel gelir senin olmasa bile bakamazsın zaten resmine ama yine de zordur tekrar başlamak tekrar başlamak derken yeniden başlamayı değil yeniliği kastediyorum e cunku bunları yazacak duruma gelmeseydım eğer hala devam edıyor olurduk ama kandırıldığınızı böyle anlıyorsunuz ve iyi olan yanı ise sert içkiler canınızı yakmamaktadır düşünceleriniz aynı olsa bile kaçmaktadır sizden ruhunuz ruhunuz odur zaten ama bırakıp gider tıpkı yaptığı gibi işte gördünüz noktaya bile gerek bıraktırmıyor bu nefret kelimelerin nereden yumruk tekme çaktığını göremeden yere yığılıyorsunuz aşk aşk aşk mı küfür kültürü diye buna derim ben ironik bir varlık olursunuz zaten spesifik yaşam tarzının lafı olmaz sen ve duvarlar arasında ama aydın görüşleriniz sadece sayfa bitene kadar lideridir dünyanızın bundan sonra ise acı kan gözyaşı bakanlık kurar derinliklere yakın bulduğunuz bir merdiven altına çökün hemen düşün düşün nereye kadar mı hayır düşünseydi eğer o saf ve sade bir yaşam tarzı belirlememek için deli olmanız gerekirdi ama o zaten delirtmiştir sizi yalnızlıkla el ele verip yalnızlık demısken o tek yandasınızdır ve besler buyutur size ona saygı duyun seni yetiştirecek olan o saygıyı bir tek o hakediyor kız ise dünyevi olarak olmasa da hayali bir şekilde satılmıs vücudundan beslenır yalnızlık ve satılmıs bır vucut paradoks değildir ama düşündürmez gerek yoktur saçmalamaya başlarsın işte böyle sıcak basar her neyse böyle bi boktur işte aşık olmak ve sonucları falan.
boktan yazıyı boktan zamanınızı ayırıp okursanız boktan geceler dilerim. hangi bok okuyacaksa?
kaçak güreştim
kaçak güreştim tuş oldum
pişman değilim yorgunum
korktum kaçtım en sonunda pes ettim
duydum ki ha pes etmek ha tuş olmak
sırtım yere geldi vuruldum toprağa
kefensiz bu sefer çek beyazı üzerimden
daha gencim kaçtım korktum kaçak güreştim yenildim
duydum ki ha pes etmek ha tuş olmak
aşka alışmamış kalbe yavan gelir nefret
ne yapalım bırakalım da aşka mı itaat et?
ver elini, unut aklını, kaçır mı keçileri?
ver elini al kalbimi tut sarıl kuratarayım seni dünyanın şerrinden!
silsilelerden kaç kaçak güreşe
ol tuş tut dünyanın sapını koy kefenin cebine, ha?
histeriği bırak gel meydana unut nefesi
boşluğa küfret dey güneşine bırak iğnelerini
16 Temmuz 2011 Cumartesi
sert
karamsar günleri kelimelere döküp at çöpe
herşey bensiz ve hiç birşey ebedi değil
dönüp dolaşıp aynı köşeye geliyorum
ve gönlümün pamuk prensesini arıyorum büyük bir gaflet ile
kaç defa vurdum kendimi allah bilir
emin değilim öldüğümden
şayet öldüysem o günlerin birinde
dönmek istemiyorum bu dünyaya yeniden,
çözülecek sanki herşey
dökülecek sanki kelimeler kalbime
adilane olacak sanki aşklar
gerçek olacak sanki bakışlar
konuşmayı sevmiyorum ama bilki dilime kimse vuramaz prangayı
çünkü bu benim hayatım,benim krallığım,benim devrimim
devrimi kalplerde yaptım birileri demokrasi diye götünü yırtarken
birileri göz dikerken birbirinin niteliklerine
ben yürüyordum tek başıma
ben biliyordum aşkı
ben biliyordum insanları
ben biliyordum gecelerin kayıtsızlığını
ben biliyordum,hatırlıyordum cama vuran her damlada seni
ben biliyordum sahte dostlukları
ben biliyordum yağmurun gözyaşlarımı sakladığını
ben biliyordum birşeyleri
ve çok uzun sürmedi
unuttum.
ben bu yolda sonsuz sakinim
herşey bensiz ve hiç birşey ebedi değil
dönüp dolaşıp aynı köşeye geliyorum
ve gönlümün pamuk prensesini arıyorum büyük bir gaflet ile
kaç defa vurdum kendimi allah bilir
emin değilim öldüğümden
şayet öldüysem o günlerin birinde
dönmek istemiyorum bu dünyaya yeniden,
çözülecek sanki herşey
dökülecek sanki kelimeler kalbime
adilane olacak sanki aşklar
gerçek olacak sanki bakışlar
konuşmayı sevmiyorum ama bilki dilime kimse vuramaz prangayı
çünkü bu benim hayatım,benim krallığım,benim devrimim
devrimi kalplerde yaptım birileri demokrasi diye götünü yırtarken
birileri göz dikerken birbirinin niteliklerine
ben yürüyordum tek başıma
ben biliyordum aşkı
ben biliyordum insanları
ben biliyordum gecelerin kayıtsızlığını
ben biliyordum,hatırlıyordum cama vuran her damlada seni
ben biliyordum sahte dostlukları
ben biliyordum yağmurun gözyaşlarımı sakladığını
ben biliyordum birşeyleri
ve çok uzun sürmedi
unuttum.
ben bu yolda sonsuz sakinim
15 Temmuz 2011 Cuma
sarı paradokslar
boş bir sayfa veya beyaz bir ekranı cinayetler ile nasıl neşelendirebiliriz?
işte böyle ..
bir kadın gelir,diğeri gider.. gelen hakkında yazmak istersin,
pis düşüncelerini,iğrenç benliğinin egosal fantazilerini
ve sarı paradokslarını,
kusarsın onları gelenin üstüne ve muhtemeldir senin yalanlarına basitçe kanması
bu kadar kolaydır bazı şeyler
tıpkı tereyağından kıl çeker gibi
hep aynı hikaye bıkmadan usanmadan
hep aynı sessizlik çığlıktan önce
kulaklarıma horultu sesleri geliyor
büyük çoğunluk uykudadır herhalde,kadınlar küçük ve büyük kıçlarını yorganların altında gizlerken bizlerden
bizler hala bazı şeyleri sevgi ile halledebileceğimizi düşünüyoruz,ne büyük gaflet
karanlığın sonu aydınlık değildir zaten güneş doğsa bile sonrası hala gece
KADINLAR işte,on ton yalan sıkarsın,karşılıklı yalan muharrebesi
yalanlarla vurulursun zaten,ki herkes öyle vurulmuştur ,yalanlar çizdi belkide resimleri ve bizler hala ona ulaşmaya çalışıyoruz.yalandan kadınlara..
tut kendini,zincirle sevgini,bağla benliğini bir ağacın gölgesine ve dur orada
çünkü insanlar çok tehlikeli,istedikleri şey yalan ve sadece yalanlar dengede tutabilir seni ipin üzerinde
eğlendiriyorsun onları bir cambaz gibi
seni istiyorlar yanlarında ve seni arzuluyorlar anlık istekleri için,gideni unutmak için sana ihtiyaç duyuyorlar,kullanmak istiyorlar seni.ve bekliyorsun gönlünün hayalini
hiç gerçekleşmeyecek hayalini,karanlık geceleri aydınlatacak güneşini,gece güneşini.. allahım kalbimi birisi almış ve sıkıyor sanki kuruturcasına
bir güç,bir haber ve bir gerçek
belkide tek ihtiyaçtı bütün bunları hissetmemi sağlayacak şey
fakat ironidirki ben dümdüz bir insanım..hiç bir zaman bilemedim nasıl davranacağımı,her anım doğaçlama ve her anım bir yalan. yalandan yarattım kılıfımı ve onun içinde korunuyorum insanlardan..
ne yapılabilir köprüyü yıkmamak için,her gece ayrı bir yanım bombalanıyor,binalar yıkılıyor,insanlar ölüyor ve her taraf kızıla boyanmış..bir garajın içinde işlenmiş cinayetten farksız
kapalı dört duvarlı bir oda gibiyim,içi bomboş.. kadınlar boşalttı içimi belkide çok takıldım bazı şeylere.bilsin istiyorum,titreğim ben,temkinliyim.babam öğretti bana bunu.
işte böyle ..
bir kadın gelir,diğeri gider.. gelen hakkında yazmak istersin,
pis düşüncelerini,iğrenç benliğinin egosal fantazilerini
ve sarı paradokslarını,
kusarsın onları gelenin üstüne ve muhtemeldir senin yalanlarına basitçe kanması
bu kadar kolaydır bazı şeyler
tıpkı tereyağından kıl çeker gibi
hep aynı hikaye bıkmadan usanmadan
hep aynı sessizlik çığlıktan önce
kulaklarıma horultu sesleri geliyor
büyük çoğunluk uykudadır herhalde,kadınlar küçük ve büyük kıçlarını yorganların altında gizlerken bizlerden
bizler hala bazı şeyleri sevgi ile halledebileceğimizi düşünüyoruz,ne büyük gaflet
karanlığın sonu aydınlık değildir zaten güneş doğsa bile sonrası hala gece
KADINLAR işte,on ton yalan sıkarsın,karşılıklı yalan muharrebesi
yalanlarla vurulursun zaten,ki herkes öyle vurulmuştur ,yalanlar çizdi belkide resimleri ve bizler hala ona ulaşmaya çalışıyoruz.yalandan kadınlara..
tut kendini,zincirle sevgini,bağla benliğini bir ağacın gölgesine ve dur orada
çünkü insanlar çok tehlikeli,istedikleri şey yalan ve sadece yalanlar dengede tutabilir seni ipin üzerinde
eğlendiriyorsun onları bir cambaz gibi
seni istiyorlar yanlarında ve seni arzuluyorlar anlık istekleri için,gideni unutmak için sana ihtiyaç duyuyorlar,kullanmak istiyorlar seni.ve bekliyorsun gönlünün hayalini
hiç gerçekleşmeyecek hayalini,karanlık geceleri aydınlatacak güneşini,gece güneşini.. allahım kalbimi birisi almış ve sıkıyor sanki kuruturcasına
bir güç,bir haber ve bir gerçek
belkide tek ihtiyaçtı bütün bunları hissetmemi sağlayacak şey
fakat ironidirki ben dümdüz bir insanım..hiç bir zaman bilemedim nasıl davranacağımı,her anım doğaçlama ve her anım bir yalan. yalandan yarattım kılıfımı ve onun içinde korunuyorum insanlardan..
ne yapılabilir köprüyü yıkmamak için,her gece ayrı bir yanım bombalanıyor,binalar yıkılıyor,insanlar ölüyor ve her taraf kızıla boyanmış..bir garajın içinde işlenmiş cinayetten farksız
kapalı dört duvarlı bir oda gibiyim,içi bomboş.. kadınlar boşalttı içimi belkide çok takıldım bazı şeylere.bilsin istiyorum,titreğim ben,temkinliyim.babam öğretti bana bunu.
hadi,gidelim buralardan
bulutlara bakarken hisset kasveti çek içine
tam göğsünün ortasında yalnızlığı hisset içinde
ardında bıraktığın dalgalara kapılma
tam içine dal , geç içinden ve diğerine atla
hiç kaçınma yalnızlıktan zarar gelmez
diğerleri kadar acıtmaz delirene kadar
sayfayı çevirdiğinde ben buralarda olacağım
elini çek güneşin önünden kalma gölgesinde
soğuma nefes almaktan canlı hisset
hissizliğin dibine vurmuşken
soğuk sulara kapılma dal ortasına
tutun dallara
korkma ben buralarda olacağım
ama , gidelim buralardan
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)